Kerem Altıparmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kerem Altıparmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Mart 2018 Cuma

Tuhaflıklar ve Tuzaklar

Türkiye’de; “2016 yılında Cumhurbaşkanına hakaretten 38 bin 254 ceza soruşturması açılmıştır.” Bu ve daha pek çok tuhaflık;  Prof. Dr. Yaman Akdeniz ve Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak’ın hazırladığı “Türkiye’de Can Çekişen İfade Özgürlüğü”(*) raporunda ...

“Gazete Duvar" sitesinden Serkan Alan şu tespitte bulunmuş:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan hem Beştepe’de hem partisinin toplantılarında hem de katıldığı diğer etkinliklerde son bir ayda bin 300 dakika konuştu.” 

Bu 1300 dakika da yaklaşık 22 saat eder.

Kim bilir halka bu 22 saatlik tek ses’i, her saat başı tekrar yaparak kaç saat dinletmişler!… 

(Çünkü eğer iktidarı temsilen birisi konuşmaya başlamışsa, o an TV'de konuşan ve onu dinleyenler hiç önemsenmez, hemen normal yayın akışı durdurulur ve saatler süren “canlı yayın” bağlantısı kurulur. Ve bu konuşma her saat başı tekrarlarla dinletilir.) 

AKP 5 Haziran’da iktidarı kaybetmişti ipe un sermek olan “istikşaf-i görüşmeler” ve terör olaylarının ülkede yarattığı korku ikliminde yapılan 1 Kasım seçimleri ile yeniden iktidar oldu.

16 Nisan’da da YSK’nın onayladığı “mühürsüz” şaibeli sonuçlar ile kazansalar bile, bu sürecin gizli kalan gerçekleri onlar için büyük bir korku kaynağı oldu.

2019 yılında da üç önemli seçim var. Şimdiki asıl hedefleri ve tüm çabaları bu seçimleri tuzaklarla, hilelerle almak...

Bu seçimlerde kaybetmeyi önlemek için; OHAL iklimi, KHK yaptırımları ve devletin tüm imkânları devrede…

“Bir gece ansızın” telaşı ile Meclisten; insan haklarını, anayasal ilkeleri ve seçim güvenliğini yok sayan yasalar çıkarıldı. Böylece şaibeli YSK geçmişi aklanacak, gelecek seçimler hilelerle fırsata dönüşecektir.

Bir de her gün başka bir TV kanalında boy gösterdikleri için halka bıkkınlık veren sahibinin sesi bülbüller türedi. Bunlar hep aynı nakaratlarla konuştuklarını bildikleri halde konuşmaya devam ediyorlar.

Çünkü bunlar; Faşist Goebbels’in, “Yalan ne kadar büyük olursa, o kadar kolay geçer; ne kadar tekrar edilirse, halk o kadar inanır” sözü uyarınca, gündemi oluşturmak için yalan tekrarları yapmakla görevlendirilmişler.

Devlet memuru olan bu tarafgir rektörler, akademisyenler maaş aldıkları kurumlarından daha çok TV ekranlarında zaman geçiriyorlar.

Devlet kurumlarındaki, amir, memur, işçiler, okullardaki yönetici, öğretmen ve öğrenciler verilen emir gereği; kalabalık oluşturmak, alkış tutmak, algı yaratmak için meydanlarda… Düşünebiliyor musunuz bunun için ilkokul çocukları bile...

***

Ülkenin Cumhurbaşkanı, aynı zamanda AKP Genel Başkanı. Cumhurbaşkanı ettiği yemine göre tarafsız olması gerekirken, kendisine sağlanan dokunulmazlık zırhı ve tüm makam yetkilerini, AKP Genel Başkanı kimliğiyle de kullanıyor. Böylece:

Bu tarafsız kişi; İl ve ilçe, meydan, ekran dolaşıp, partisine biat etmeyen ülke nüfusunun yarısını hedef alarak, bazılarını hain ilan edip meydan okuyor ve bağırıyor…

Bu tarafsız kişi; üniversite gençlerinin tartışmaları veya kavgalar henüz soruşturulmadan ve daha kim suçlu, kim suçsuz belirlenmesi yapılmadan, kararını vermiş bile. Bakın neler söylüyor:
"Bu gençlik orada lokum dağıtırken o komünist, vatan haini gençler onların bu masalarını dağıtmaya yelteniyorlar. Bunlar terörist gençler. Bu terörist gençlerle her türlü çalışmayı yapıyoruz, onu söyleyeyim. Onların eşkâllerini belirlemek suretiyle bu üniversitede okuma hakkını vermeyeceğiz.

Oysa, okuma hakkı, yaşama hakkı kadar kutsal olan bir insan hakkıdır. Ve o hakkı sorgulamadan, yargılamadan kimse engelleyemez der hukuk. (Ama karar verilmiş,  artık o gençler okuyamaz!...)

Hangi sistemde, öfke ile, kin ile böyle kararlar verilebilir ki?!...

İşte bu nedenle biz, tek adam yönetimine hayır dedik.

İşte bu nedenle biz, fırsatçının atı alıp Üsküdar'ı geçmesine hayır dedik.

İşte bu nedenle biz, hak, hukuk, adalet, demokrasi dedik.

İşte bu nedenle biz, yerli ve milli olmak yerine eşdeğer insan olalım dedik.


***
Mahzuni Şerif, “Dost Uyan" türküsünde böylesi tuhaflık ve tuzakları göremeyenlere şöyle seslenir:   
                                      “Ateş düşmüş döşeğine
                          Sen gene uyursun gene
                          Elini vicdan üstüne
                          Koy uyan nolur uyan” 


(*) https://www.englishpen.org/wp-content/uploads/2018/03/Turkey_Freedom_of_Expression_in_Jeopardy_TUR.pdf



Yazarın diğer yazıları için tıklayınız