27 Ekim 2015 Salı

Demek ki “ötekiler” olmadan kral çıplak



Yıllar öncesinden tanıdığımız bir saygın-bilge kadın vardı. İlkokul mezunu iken 40’ından sonra dışarıdan bitirme sınavlarına gire-çıka şimdi Anadolu Üniversitesi öğrencisi olmuş biri.

Uzun bir aradan sonra merhaba demeye gelmişti evimize. Söz döndü dolaştı günlük ve ülke sorunlarımıza geldi. Ve anlatmaya başladı:

“… İşim rahat, ücretim iyi, patronlar beni seviyor ben de mutlu idim. Derken ‘gezi olayları’  başladı. Yüreğim ağzımda, gözlerim yaşlı günlerce televizyonları izledim. Bir de baktım ki her yerde Alevi çocukları, dövülüyor, gazlanıyor, sakat bırakılıyor, gözaltına alınıyor ve öldürülüyor. Ben Aleviyim, patronum da iktidarın önemli bir zengin adamı. Artık, çalışma isteğim kalmadı, huzurum kaçtı uyku uyuyamaz oldum. Ve bir gün çıktım karşısına patronun; beyefendi dedim ben işi bırakıyorum dedim. Şaşırdı, nedenini sordu. Anlattım:

Ben Aleviyim, Taksim de ve diğer bütün meydanlarda ölen, sakat kalan, tutuklananlar bizim çocuklarımız. Sizin iktidarınız onları korumadığı gibi düşman ilan etti onları… Sizden ve işimden çok memnundum fakat artık sizden aldığım parayı kendime helal kılamam boğazımdan geçmiyor dedim.

Ve ayrıldım. Şimdi işsizim.”

İşte bu ve bunun gibilerin destanıdır 7 Haziran seçimi.
7 Haziran seçimi pek çok bilinmezi bilinir kıldı.

Özgüven yitimine uğramışların özgüven kazanmalarını sağladı.

Onları yıllarca önemsiz-öteki görenlerin özgüven yitimine uğramalarını sağladı.

(Gerçi panik içinde ve güven yitimine uğrayanlara hala alkış tutan ötekilerden oluşmuş milyonlarımız var ama olsun onları da bekliyoruz…)

Bunun için 7 Haziran (1Kasım’da hangi sonuç alınırsa alınsın) bir uyanışın başlangıcıdır.

Çünkü ‘ötekiler’ olmadan sırça köşkte rahat edemeyeceklerini anladı birileri.

Kimi, bas bas bağırarak onların yanıldığını, kandırılıp, korkutulduğunu söyleyip,   yeniden seçimle onların kendisine döneceğini düşledi… 8 Hazirandan sonra ülkenin kana, gözyaşına boğulmasına neden oldu…

Kimi, M.E.Bozkurt'un; "Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmak, köle olmaktır" anlayışıyla ‘ötekileri’ kendi malı sanıp biz Kızılay değiliz, biz hayır kurumu değiliz diyerek  oyları için onları geri çağırdı…

Kimi ise, hayır dedi, sizi tanımıyorum, siz yoksunuz dedi…

Ama şu bir gerçektir ki, hiçbiri dillendirmese de, siz ‘ötekilerin’ varlığını, değerini çok iyi anladılar.

Böylece:

‘Ötekiler’ olmadan kralın çıplak olduğunu,

 ‘Ötekilerin’ yıllarca yaptığı karşılıksız oy yardımın son bulduğunu, 

Ve yok saydıkları ‘ötekilerin’ geçmişte oldukları gibi, bugün de var olduklarını…

An-la-dı-lar…

O halde bizlerden biri ile bitirelim yazımızı:


K İ   B İ L S İ N
B E N D E N   S O N R A K İ L E R
Madem doğmuşuz bir kere
Yaşadığımız belli olsun bari
Diyedir yazdığım bunca şiir
İstedim, kalsın benden de
Bir şeyler bu dünyada
Bir kelime, bir hece
Ki bilsin benden sonrakiler
İsmail diye biri yaşamış
Ne günü günmüş, ne gecesi gece..
İsmail UYAROĞLU 


Yazarın diğer yazıları için tıklayınız

      Bu yazı Radikal Blog’da:
http://blog.radikal.com.tr/politika/demek-ki-otekiler-olmadan-kral-ciplak-115588

13 Ekim 2015 Salı

Üzgünüm!..

ÜZGÜNÜM!...

Öncesi de var katliamların
unutmadık…
Ama henüz çok çok yeni:
Diyarbakır, Suruç, Ankara
Hani devlet koruyacaktı?!
Canımızı-canlımızı-ormanımızı-suyumuzu!..
Biz de koruyamaz olduk biz de…
Çok üzgünüm…




Yazarın diğer yazıları için tıklayınız