21 yıllık AKP iktidarı 4 yıl daha sürecek ve 25 yılı bulacak! Seçimle gelmiş çok az yönetimin böyle uzun bir ömrü olmuştur!
AKP iktidar olduğunda, ülkemizin önemli bir gelişmişliği ve parlak bir ekonomisi yoktu.
Fakat, yurdun her tarafında birçok devlet işletmesi vardı. Bunlara kısaca: "KİT" (Kamu İktisadi Kurumu) denirdi. Bu kurumlara bağlı olan birçok fabrika, işletme, maden sahası, arazi ve zengin kaynaklar vardı.
Milyonların ekmek teknesi sayılan kurumlarda yüzbinlerce işçi-memur çalışırdı. Üreticilerin tarım ve hayvancılık ürünleri alınıp işlenir, yurtiçi ve yurtdışı pazarlarda satılırdı. Böylece ülkenin ihracat ve ithalat dengesi kısmen sağlanırdı.
Bu kurumlar, kolektif bir anlayışla halk yararına çalıştıkları için sürekli emperyalist anlayışın hedefleri olmuştu. Bu kurumları ele geçirmek için öncelikle 'zarar' etmesi ve 'gereksiz' oldukları algısıyla halkın gözünden düşmesi gerekiyordu.
Öyle de yaptılar!
Kurumlarda çalışan-işçi-memur sayıları, politikacıların "hamili kart yakınımdır" buyruklarıyla kat kat arttırıldı. Böylece, halkın ekmek teknesi kurumlar: piyasa değeri düşük, hantal, atıl, itibarsız ve işlevsiz kalmışlardı.
İstedikleri olmuş ve AKP, Türkiye tarihinde görülmemiş bir özelleştirme uygulamasına başlamış, ülkenin gözbebeği kurumları çokça kazanım ve birikimleriyle yok pahasına haraç mezat satılmıştı.İşte sayıları binlerce olan bu kurumlardan birkaçı:
Varlık Barışı: bazı kişi ve kurumların yurtiçi ya da yurtdışında denetim dışı kalmış kara varlıklarına 'yasal' görünüm kazandırma düzenlemesidir.
Mevlana'nın o ünlü çağrısıyla o karanlık kişilere: "Gel, gel ne olursan ol yine gel!" derken: Varlıkların akmış-karaymış bizim için hiç önemli değildir, yeter ki onları al da gel! diyorlardı.Bu çağrı, demokratik ülkelerde yasadışı-kanlı-karanlık işlerine fırsat verilmeyenleri (uyuşturucu baronları ve mafya çeteleri) mutlu etti. Çünkü, sorgusuz ve vergisiz olarak tüm karanlık varlıkları aklamış olacaklardı. Ve bu fırsatı kaçırmadılar:
Bu kişiler için yapılan açık-kapalı törenlerde medya tanıklığında ve en üst düzeyde destekler verildi. Nutuk, alkış, gülücükler eşliğinde yankı bulan video-fotoğraflar çekildi. Ortaklıklar kuruldu, vatandaş olmayanlar vatandaş olup pasaport aldı!
Tabii ki aklanan kirli-karanlık paralar; bankalara, madenlere, yatlara, ultra lüks köşklere, gökdelenlere akmış, yerli ve milli olmuştu.
İşte böyle başladı aklanan kirli paranın rantı ve çetelerin de sokakları ele geçirmesi.
Şimdilerde: "Bunlar da kim?" dediğimiz türedi ‘fenomen’ zenginler, sokaklardaki kanlı hesaplaşma, çatışma ve infazlar da bu gidişin birer sonucudur.
Böylece Türkiye, dünyada "Gri Listeye” ilk giren en büyük ekonomi oldu!Bunlar olurken, ülke halkı için değişen bir durum yoktur. Onların yazgıları gereği olmuştu tüm kaza, deprem, yangın, sel, fırtına, açlık, yokluk, acı ve ölümler!
Tüm bunlar: "Kader planının içerisinde olan şeyler!"
Halkımız, öbür dünyada olacak 'büyük sınava' hazırlanıyor!
***
"Bunlar, 21 yılda hiç mi iyi işler yapmadı?" diye sorarsanız ben de:
**Saraylar, otobanlar, köprüler, tüneller, Şehir Hastaneleri, Havaalanları gibi çokça işler yaptılar!
**Bu işler yapılırken de halka: "Cebinizden beş kuruş çıkmayacak!" dediler. Sonra sonra anladık ki bu "yap-işlet" sözleşmeleri “ticari sır” kapsamına alınmış ve bu sözleşmeler ile ilgili uyuşmazlık için İngiliz yasaları ve Londra Tahkim Kurulu'nun yetkili kılınmış, sözleşme bedeli borç "Dolar" olarak kat kat fazlasıyla hazineye borç yazılmış ve günü gelen faturalar bütçeden tıkır tıkır ödeniyor. Bu 30-40 yıl sürecek bir borçmuş, yani daha doğmamış torunlar ve onların çocukları da borçlu olacak!
**Ve yeni yeni anladık, bu "yap-işlet" projelerinin ülkemiz için birer karadelik olduklarını!
Söylerim, size.
İşte Belgeleri:
Sayıştay'ın 2015 yılı raporu ve şimdi de Genel Sağlık İş Sendikası: Şehir Hastaneleri ülke için birer karadelik olmuştur diyor!
Ve bu görüşü aşağıdaki cümle ile de destekliyor:
"17 şehir hastanesine 25 yılda yapılacak ödemelerle her biri 600 yataklı 875 adet devlet hastanesi yapılabilir..."
Tek yetkili olan Erdoğan'ın, "yap-işlet" projeleri için halka: "Cebinizden beş kuruş çıkmayacak!" dediğini, 25 yaş üstü olanlarımız gördü veya duydu. Eğer unutan olmuşsa onlar da şimdi bulabilir o kayıtları.
Sanırım şimdi de: "Yap-işlet 30-40 yıl sömür!” diye neşe çığlıkları atıyorlar.
Nereden nereye!