20.11.2013 günü de; TBMM Başkanvekili (AK Parti
Kayseri Milletvekili) Sadık Yakut, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve
UNICEF’in işbirliğiyle TBMM’de düzenlenen 14’üncü Ulusal Çocuk Forumu’ndaki
konuşmasında; "Maalesef şimdiye kadar kız ve erkek öğrencilere
birlikte eğitim yaptırılmasını büyük bir yanlışlık olarak değerlendiriyorum.
İnşallah bu yanlışlık önümüzdeki dönem içinde düzeltilecek" dedi. İşte O konuşma:
Bu sözleri kime hitaben söylüyor?
“20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü”nde Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı ve UNICEF işbirliğiyle düzenlenen 14. Ulusal Çocuk
Forumu’nda Bakan Fatma Şahin ve 81 ilden
gelen 1 (bir) kız ve 1 (bir) erkekten oluşan Kızlı-erkekli öğrenci grubuna…
(Konuşma
bitince de birlikte aşağıdaki fotoğraf çektiriyorlar.
Daha sonra gelen tepkiler üzerine de; “TBMM
Başkanvekili olarak törende görüşlerimi dile getirdim. Bu partimin
görüşleri değildir.” Deyiverdi.
Bence bu, daha da büyük bir kabahat... Keşke TBMM
Başkanvekili olarak değil de partisi adına konuşsaydı...
Konuşma üzerine twitter'de tanımadığım “CK @cngzkync, “Yine bir deli
kuyuya taş atmış...” diye yazmış ve buna karşılık olarak “Deniz Ülke Arıboğan da: “Ama tam deli işi
olmuş bu” diye yazmıştı.
Çok isterdim ‘kırk akıllı’, haydi yetmedi ‘elli akıllı’ çıkarılabilseydi bu taşı... Bu bir grubun bilinçaltının dışavurumudur, sadece bir
kişi ve bir taş ile sınırlı değil ki… Taş ocağı oluşmuş adeta...
“İnşallah bu yanlışlık önümüzdeki dönem
içinde düzeltilecek" yani
karma eğitimi bitirecekler kız-kıza eğitim, erkek-erkeğe
eğitim başlatacaklarmış. (Zaten
bazı okul türlerinde uygulamaya başlamışlar.)
Niyet okuyucusu değilim, ama psikoloji bilimi bu
söylemde bulunan kişiler için; bastırılmış duyguları nedeniyle,
herkese kuşku ile bakan, mantıksız hayaller kuran, onları gerçekmiş gibi
savunurlar… tanısında bulunur.
Peki, bu insanlar, bizim; kızlı-erkekli kurtuluş
savaşı verdiğimizi, tarihimizde; Halide Edip, Nene Hatun, Satı Kadın… gibi
nice anamız olduğunu bilmiyorlar mı?
Ya, Cılavuz, Savaştepe, Pulur, Hasanoğlan, Çifteler,
Kızılçullu, Aksu, Beşikdüzü,... gibi 20 yıldızımız olan Köy
Enstitüleri’nin (1939-1942 yıllarında açıldılar) Kızlı-Erkekli öğrencileri
olarak inşaat işçiliğini yapıp, bahçesinde, tarlasında çalışarak, dünya
klasiklerini okuyup, birer çağdaş öğretmen olarak yurdumuza ışık saçtıklarını
da nasıl unutmuşlar? (Çok yazık, belki bu görüşte olanların anaları-babaları da
bu değerli insanların öğrencisi olmuştur.)
İşte bu nedenle ben, hakaret ve nefret kokan: “kız
ve erkek öğrencilere birlikte eğitim yaptırılmasını büyük bir yanlışlık…”sayan
bu söylemi unutamıyorum, unutmamalıyız, söyletmemeliyiz… diyorum.
Yaşamımdan bir önek:
Yıl 1962, köyden ilk kez büyük kente gelmiş 12 yaşında
ürkek bir öğrenciyim. Sınavını kazanarak geldiğim öğretmen okulu 6 yıllık
“parasız yatılı” ve kentin 10 km dışında. Sadece erkek öğrenciler için yatılı,
ama az sayıda da olsa öğretmen ve okul çalışanlarının kızları “gündüzlü”
(yatılı olmayan öğrenci) olarak okuyor.
Uyum sorunlarımızı aşıp 2. Sınıfa geçtiğimiz yıl,
alınan karar gereği okulumuz “karma eğitime” geçti. Artık köyden gelen kız
öğrenciler de bizim gibi “parasız yatılı” olmuşlardı. Ve okulumuz bir
coşku yakalamıştı, artık hiç kimse giysilerini ütüsüz ve ayakkabılarını boyasız
giymiyordu. Sosyal aktiviteler artmış. Okulumuzda adeta akademik ve sosyal bir
yarış başlamıştı. Bu sayede daha özgüvenli olmuştuk, artık davranış ve konuşmalarımızda
otokontrole başvuruyorduk.
Yazımızı düşünmesi gereken üç soru ile bitirelim:
- Kız ve erkek öğrencilerin birlikte eğitim yapmasında var olan büyük sorun nedir?
- "Kız kıza eğitim" yapan öğrencilerin karşılaşabileceği sorunlar nelerdir?
- "Erkek erkeğe eğitim" yapan öğrencilerin karşılaşabileceği sorunlar nelerdir?
(Toplantı anısı olarak çekilen
kızlı-erkekli fotoğraf)
Bu yazı Milliyet Blog'da:
http://blog.milliyet.com.tr/kizli---erkekli-egitim-/Blog/?BlogNo=43737
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız