Bize bol bol ziya
kucakla getir; düşmek, etrafı görmemektendir. Tevfik Fikret
Günümüzde bilim, teknoloji
ve iletişim sistemleri uzakları yakın kılarak, dünyayı adeta küçük bir köye
dönüştürmüştür. Tanışların bol olduğu böyle bir dünyada birey ve gruplar; özgünlüklerini
koruyarak, eşdeğerli, özgür, barış içinde yaşamak isterler.
Birlikteliği kolay
kılmak için de bazı değerlere sahip olmaları gerekir. İnsanlık değerlerini,
özgün değerler ve ortak değerler olarak iki bölüme
ayırabiliriz.
Özgün değerler; bio-psiko-sosyal alanlardan kaynaklanan bireye ve ait olduğu gruba ait olan
kısmi benzerlikler ve farklılıklardır. Örnek olarak; dil, ırk, din, inanç,
kültür, gelenek gibi yerli, milli benzerlikleri ve bireysel farklılıkları
sayabiliriz.
Günümüz dünyası öylesine
harmanlamış ki, hiçbir ülkede %100 olarak sadece özgün değerlere sahip insanlar
göremezsiniz. Böylesi bir durum ancak olsa olsa başkalarınca henüz görülmemiş
olan ilkel kabilelerde olabilir. Ki orada da mutlaka bireysel farklılıklar
vardır.
Özetle “yerli ve milli
olmak”; emperyalist güç ve işbirlikçilerinin sömürü düzenlerini sürdürmek
için, düşünemeyen, yorum yapmayan, sadece itaat eden taraftar bulma amaçlı
yapay bir algı, politik bir tuzak proje, bir gelecek ütopyasıdır.
*
Ortak değerler; Özgürlük, barış, demokrasi, laiklik, eşdeğerlilik, hak, hukuk, adalet,
sevgi, saygı, hoşgörü, dostluk, insan onuru, dayanışma… Tüm insanlığa özgü üstün/erdem olan ortak değerlerdir. Yargıcın, doktorun, öğretmenin, yöneticinin vb. işini
yaparken farklı inanç ve anlayışlara saygı duyması, kararı ayrım yapmadan vermesi/uygulamasıdır.
Görüldüğü gibi “ortak
değerler” ne yerli, ne milli, ne de belli bir inanç sistemine aittir. Bunlar, herkesi
kucaklayan insaniyet mirasıdır.
O halde; insanlık ve
çevrenin geleceğini, insaniyet değerlerine uygun olarak eğitilmiş nesiller
belirler.
O halde; eğitim sorunları
da sadece bir ülke veya belli bir coğrafyanın sorunu değil, tüm dünyayı
ilgilendir.
***
Ülkemizin çok önemli eğitim
sorunları var.
Peki, acaba sorunlara çözüm bulmakla görevli iktidar ne yapıyor? MEB'de neler oluyor?
Peki, acaba sorunlara çözüm bulmakla görevli iktidar ne yapıyor? MEB'de neler oluyor?
Kuşku yok ki,“28 Şubat” anlayışının “başörtüsü” ve "ikna odası" uygulamaları, AKP'nin doğuşunu sağladı. Çünkü onlar "mağduru" çok ustaca oynadılar ve aldıkları önemli destekle de iktidar oldular.
Büyük öfke ve kinleri vardı. İlk hedefleri de; okullar, çocuklar, gençler ve öğretmenlerdi. “28 Şubat” anlayışı benzeri uygulamaları bu kez onlar kullanıp ülkenin yarısını "öteki" ilan ettiler.. Müfredatlar imam hatip anlayışına uyarlandı.
Artık anaokulundan üniversiteye tüm okullar Diyanet'in şemsiyesi altında ve vakıf, tarikat, derneklerin danışmanlığında; dindar ve kindar nesiller yetiştirmekle meşguller... Güncel sloganları “yerli ve milli olmak”. Yani; farklılıklar yok, sadece bir coğrafya, sadece bir inanç, sadece bir tarikat ve sadece bir ırk var!...
Sonuç olarak: 16 yıllık iktidar; ülke sorunlarına çözüm bulamadığı gibi, Eğitim alanında, her gün, dünü aratacak yepyeni daha büyük sorunlar üretmeye devam etti/ediyor. AKP, ülkemizin tüm okullarını birer "ikna odası"na çevirdi.
Artık anaokulundan üniversiteye tüm okullar Diyanet'in şemsiyesi altında ve vakıf, tarikat, derneklerin danışmanlığında; dindar ve kindar nesiller yetiştirmekle meşguller... Güncel sloganları “yerli ve milli olmak”. Yani; farklılıklar yok, sadece bir coğrafya, sadece bir inanç, sadece bir tarikat ve sadece bir ırk var!...
Sonuç olarak: 16 yıllık iktidar; ülke sorunlarına çözüm bulamadığı gibi, Eğitim alanında, her gün, dünü aratacak yepyeni daha büyük sorunlar üretmeye devam etti/ediyor. AKP, ülkemizin tüm okullarını birer "ikna odası"na çevirdi.
***
Sosyal medyada bir eğitimci herkese aşağıdaki soruyu sormuştu:
“Diyanet İşleri Başkanlığı, okullarda
teşkilatlanmaya ilişkin (gençlik çalışmaları yönergesi) hazırlamış. Bu nasıl
bir teşkilatlanma??”
Ben de bu soruya neden olan Diyanet İşleri Başkanlığı “Gençlik Çalışmaları Yönergesi"ni arayıp buldum. İşte bu yönergenin hedefleri:
MADDE 11- (1) Üniversite, lise ve ortaokul düzeyinde gerçekleştirilecek gençlik çalışmaları aşağıdaki ilkeler çerçevesinde yürütülür.
a) Çalışmalar, okul idarecileri ve öğretmenler ile etkin bir işbirliği halinde gerçekleştirilir.
b) Gençlik çalışmalarının yaygınlaştırılabilmesi ve daha etkin hale getirilmesi amacıyla okullara göre planlamalar yapılır.
c) Okulların yoğun olduğu mahallerde gençlik çalışmalarının yürütülebileceği, gençler için cazibe merkezi olacak Diyanet Gençlik Çalışmaları Merkezleri ve okuma salonları açılmasına veya gençlik merkezi vb. mekânların kullanılmasına yönelik çalışmalar yapılır.
ç) Okullar periyodik aralıklarla ziyaret edilir. Okul ziyaretlerinde sadece konferans tarzı etkinliklerle yetinilmez. Düzenli ve sistematik programlar aracılığıyla gençlerle iletişime geçebilmenin imkânı oluşturulur.
d) Okullarda Diyanet çalışmalarını koordine etmek amacıyla genç gönüllüler arasından temsilciler belirlenir.
e) Okul temsilcileri ve sınıf temsilcileri ile periyodik değerlendirme toplantıları gerçekleştirilir.”
***
Şimdi ben saygıdeğer okurlarıma birkaç soru soracağım, isterlerse onlar da çevrelerine sorsunlar.
Acaba bu çağda;
Kim, çocuklarının bilimden uzaklaşmasını ister?
Kim, yakın çevre ve uzaklardaki insanların; düşünce, anlayış, inanç, milliyet farklılıkları nedeniyle çocuklarınca yok saymasını, düşman görülmesini ister?
Kim, çocuklarının sadece yerli, milli, dindar ve kindar bir eğitim alarak yetiştirmesini ister?
(İşte bugün böyle nesiller yetiştirmek istiyorlar. Onun için hedeflerinde okullar, çocuklar, gençler var.)
Peki, yukarıdaki yönergenin "hizmetleri" size kimin örgütlenme tarzını
hatırlatıyor?!...