çoğulculuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çoğulculuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Mayıs 2018 Cuma

“HDP'siz olmaz!...” diyenler samimi mi?

Çoğu kişinin yaptığı gibi ben de çocuklarım ve daha sonra da torunlarıma bolca kitap okudum. Onlar yanıma/kucağıma oturup; dinler, görsellere bakar, çokça neden-niçin soruları sorar, sorulan sorulara da, çünkü-ama ile başlayan mantık kurgusu yapar ve bunlardan büyük bir haz alırdı. Tabii ki ben de ...  

Çirkin Ördek Yavrusu” masalı da bize işte böyle bir olanak sağlamıştı. Bu eser; dünyanın en büyük masalcılardan biri olan Danimarkalı Hans Christian Andersen’e (1805-1875) aittir. (Andersen'in Türkçeye çevrilmiş 85 kitabı var.)

Çoğumuzun bildiği, ama bilmeyenlerin de, mutlaka çocuk ve torunlarıyla  birlikte okumasını önerdiğim bu masalda; kuluçkadaki anne ördeğin kanatları ve vücut ısısı ile koruduğu yumurtalar çatladığında yavruların çıktığı... Ancak en iri yumurtanın bir hafta sonra çatladığı ve içinden de çok "çirkin" bir yavru çıktığı... Masalın öznesi olan bu "çirkin" yavrunun annesi tarafından sevilip korunduğu, ancak kardeşleri ve çevrede dışlandığı...Ve bu "çirkin" yavru büyüyüp "kuğu" olduğu anlaşıldığında, yaşananları anlatılıyor. 

Bu süreçte yavrunun yaşadıkları, düşündükleri, hissettikleri, hem okuyanı hem de dinleyeni çok etkiliyor. Çünkü, bu masal düşündürerek; ön yargıları sarsıyor, yıkıyor ve yerine insani bir erdem olan hoşgörüyü aşılıyor...  


***
Bugünlerde herkes söz birliği yapmış; “HDP'siz olmaz", "Onlarsız olmaz” diyor ("onlar" dedikleri: Kürtler...). Bu da bana yukarıdaki masalı çağrıştırdı. 

Ahmet Şık’a ait bir sözün öznesini değiştirerek; “ HDP’nin yanında yer alanlar, onlara dokunanlar yanar!” diye devamlı nutuk atan kamuoyu araştırmacılarını hatırladınız değil mi?

İşte bu kişiler, şimdi de pişkince; “HDP'siz olmaz!...” diyorlar. "TV muhabbetleri"nde, eğer birisi HDP Kürt partisidir derse, karşı görüştekiler hemen ; "Ama HDP'ye oy vermeyen Kürtler de var!" diye tepki gösteriyor. 

Bence de HDP Kürt partisi değildir. Çünkü HDP; ırk, din, dil, renk ve cinsiyet farkı gözetmeden; işçi, köylü emekçi, aydın, sosyalist, demokrat kısaca “öteki” ilan edilen herkesin partisi...  

HDP'nin ilgi merkezi olmasını sağlayan bu duygusal(!) yaklaşımın asıl nedeni; HDP barajı geçtiğinde kazanacağı veya  barajı geçmediğinde AKP hanesine yazılacak olan vekiller...  "Sıfır baraj" görüşmelerinde yok saydıkları ve yıllardır barajı geçmesin, boğulsun dedikleri parti, meğer çok önemli imiş!... Tabii ki çıkarları söz konusu olunca... Önemser ve anar oldular bu partiyi...  

***

Toplumsal barış ve demokrasi için yaşanmışlıklarla yüzleşmek ve yanlışları tekrar etmemek gerekir. Çünkü gelecek ancak bu yolla daha yaşanır ve güvenli olur... 

İşte hepimizin tanıklığında olagelmiş; yüzleşilmesi, empati yapılması, düşünülmesi ve ders çıkarılması gereken bazı yaşanmışlıklar:

 Haziran 2015 seçiminde 6 milyonu aşan oy alıp 80 milletvekili çıkaran HDP’ye, tüm partilerin “vebalı” işlemi yaparak uzak durması…

 Resmi görevlilerin araç arkasına çıplak olarak  bağlayıp sürükledikleri ölüleri... Cesedi 1 hafta sokak ortasında bırakılan Taybet Ana’yı... Cesedi kokmasın diye derin dondurucuda bekletilen küçük çocuğu... Roboski’de parçalanan çocukları… Girilen yatak odalarına yazılanları… Kobani’deki savaş mağduru çocuklara oyuncak götürmek isteyen gençleri… "Ankara" ve benzeri katliamları… 80 yaşındaki annenin ölüsünü gömdürmeyiz diyenleri... Çocuklar ölmesin ve savaşa hayır diyenlere yapılanları… On yıllardır çığlıkları yankılanan Cumartesi ve diğer acılı anneleri…

 Kendileri ve soydaşları için hak gördükleri; masalı, ezgiyi, ninniyi, şarkıyı, türküyü, anadilde eğitimi (ki bunlar ayrımsız olarak birer insan hakkı), ötekilere çok görüp yasaklarla, zindanla engellemeleri… Sosyolojik bölge, şehir, köy ve insan isimlerini bile yasaklamaları… Milyonlarca insanın konuştuğu  bir anadili unutup(!), mahkemede kayıtlara; “bilinmeyen bir dil” olarak yazmaları...

Bunlar, korku ikliminde ve kısa bir zamanda yaşanan; dışlamalar, nefret suçları ve katliamların sadece birkaçı... 

HDP bu süreçte haksızlıklara karşı çıkarken "öteki" ilan edildi, hep yalnız kaldı, büyük bedeller ödedi. Oysa kimileri olanlara sessiz kaldı, kimileri de olagelenleri hep savundu, savunmaya devam ediyor…

Şimdi de koro halinde; “Onlarsız olmaz!..” diyorlar.  

Tabii ki, onlarsız olmaz!... Keşke bunu söyleyenler; çoğulculuğa, çeşitliliğe, eşdeğerliliğe inansa/alışsa ve de samimi olsalar…

Not: Sayın Muharrem İnce'nin  konu ile ilgili demokratik girişim ve söylemlerini samimi buluyor, önemsiyor ve destekliyorum...

***

Eğer “onlarsız olmaz” içselleştirilmiş bir farkındalık ise; alkışlanmalı, destek verilmeli, çünkü ülke geleceğimiz için çok çok önemli ve gereklidir. 

Yok, eğer “onlarsız olmaz” içselleştirilmemiş ve sadece “onların” gücünü bir araç olarak kullanmak için “ilmi siyaset” gereği Makyavellistçe söylenmişse... Ve köprü geçildikten sonra yine, “Alavere, dalavere Kürt Memed nöbete…” diyeceklerse:

✔ Hem, bu “ilmi siyaset” yapan Makyavelistleri ayıpları ile yüzleştirmek... 
✔ Hem, tek adam sultasına son vermek... 
✔ Hem de amacımız olan; demokrasiye, barışa, çoğulculuğa, çeşitliliğe, eşdeğerliliğe…, kapıyı aralamak için:

"Tek adam düzeni"ne karşı duracak güç birliği desteklenmeli.


Yazarın diğer yazıları için tıklayınız