Sessiz kalmak bulaşıcı mı?
Bildiğiniz gibi toplumumuzun büyük bölümü 'bana ne' anlayışı ile, olup biten haksızlıkları görse bile görmezden gelir, sadece sessizce izler. Vicdanı onu 'konuş!' diye rahat bırakmasa da o;'yerin kulağı var' diye konuşmaz, susar... Sonra bir gün onun canı yanmaya başlayınca da... artık geç kalmıştır.
Bildiğiniz gibi toplumumuzun büyük bölümü 'bana ne' anlayışı ile, olup biten haksızlıkları görse bile görmezden gelir, sadece sessizce izler. Vicdanı onu 'konuş!' diye rahat bırakmasa da o;'yerin kulağı var' diye konuşmaz, susar... Sonra bir gün onun canı yanmaya başlayınca da... artık geç kalmıştır.
Gençlerimiz en az 12 yıl okur ve gelecekleri için üniversite
sınavına girerler.
ÖSYM
2019 Raporuna göre; Üniversite için Temel Yeterlilik Testi
sınavına giren 2 milyon 300 bin kişiden;
- 1.477.782 kişi Biyoloji,
- 1.163.813 kişi Kimya,
- 1.131.340 kişi Fizik,
- 437.455 kişi Tarih,
- 419.010 kişi Coğrafya,
- 307.712 kişi Matematik
Dikkat…!
Bu tablo, geleceğimiz olan ve en az 12 yıl okumuş gençlere aittir...
Bu tablo, yıllardır bilimden, demokrasi ve laiklikten
uzak tutulan gençlere aittir. Onlar düşünmez, sormaz, yorumlamazlar, sadece ezberler ve susarlar. Eğitimciler bu anlayışa imam hatip anlayışı derler...
Acaba, tablodaki 'cevapsızlık' ile toplumsal suskunluğumuz arasında bir ilişki mi var? Yoksa, “sessiz kalmak” bulaşıcı
bir hale mi gelmiş!..
Peki, bu gençlerden birisi sizin çocuğunuz olsa ne düşünürdünüz?
Peki, bu gençlerden birisi sizin çocuğunuz olsa ne düşünürdünüz?
***
AKP iktidarıyla imam hatip rüzgârına tutulan eğitim sistemimiz, ortaçağa doğru hızla yol
alıyordu. Ve bu durum, halkın büyük çoğunluğunda 'gelecek endişesi' yaşatmaya başlamıştı...
İşte böyle bir ortamda, MEB’in başına Sn. Ziya Selçuk
getirildi. O, eğitimciliği ile tanınan birisiydi. Onun bu kimliği, parti farkı olmadan toplumun her kesiminden büyük destek almış, bir “umut” yaratmıştı.
Akıl ve mantık, Z. Selçuk'un kendisine verilen bu desteğe saygı duyması ve çalışmalarını objektif olarak yapmasını gerektiriyordu. Çünkü ancak o zaman, bilimsel çizgiden ayrılmış olan eğitim sistemimiz, çağa uygun, demokratik, laik ve bilimsel bir anlayışa kavuşabilirdi. Bakanın, eğitim sorunları için bilimsel yöntemlerle çalışan bir ekip oluşturması, öğretmenlerle el ele verip, dinci-ezberci hale getirilen eğitim sistemini öğrenci merkezli kılması isteniyor ve bekleniyordu.
Ama ne yazık ki böyle olmadı...
Ziya Selçuk'un niçin bakan seçildiği de çok geçmeden anlaşıldı: Meğer bu atama; azalan kamuoyu desteğine yönelik bir algı operasyonu, yani bir proje imiş!..
Ziya Bey, ara sıra öğrenci-veli-öğretmenlere bazı sözde kalan sözler söylese, espriler yapsa da, beklentilere cevap veremedi. Kısacası, kendisinden öncekileri hiç aratmadı.
Konuşmaları ve medyadaki paylaşımlarında da önemli gaflar yaptı:
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olan AKP adayı Binali Yıldırım'ın vaatleri olan reklamı, kendi sosyal medya hesabında paylaşarak taraf olduğunu herkese ilan etti!..
Ayrıca, bilimsel verilere dayanmadan bazı imam hatip güzellemeleri yaptı ki, bu durum hiç bir akademisyenin başvurmadığı bir yoldur. Böyle yaparak tarafgirliğini pekiştirdi ve 'bir imam hatip sevdalısı' olduğunu da kanıtladı.
İşte bilimsel dayanaktan uzak konuşmasından iki alıntı:
1.“İmam hatipler vicdan ile liyakatin bilim ve teknolojiyle birleştiği yerdir”
2.“İmam hatip meselesi aslında dünyada bilimle, manevi atmosferi, maddeyle manayı birlikte ele alabilecek bir atmosferi, ortamı, iklimi, birçok dünya ülkesine, millete de örnek olarak gösterebilecek numunedir”
Akıl ve mantık, Z. Selçuk'un kendisine verilen bu desteğe saygı duyması ve çalışmalarını objektif olarak yapmasını gerektiriyordu. Çünkü ancak o zaman, bilimsel çizgiden ayrılmış olan eğitim sistemimiz, çağa uygun, demokratik, laik ve bilimsel bir anlayışa kavuşabilirdi. Bakanın, eğitim sorunları için bilimsel yöntemlerle çalışan bir ekip oluşturması, öğretmenlerle el ele verip, dinci-ezberci hale getirilen eğitim sistemini öğrenci merkezli kılması isteniyor ve bekleniyordu.
Ama ne yazık ki böyle olmadı...
Ziya Selçuk'un niçin bakan seçildiği de çok geçmeden anlaşıldı: Meğer bu atama; azalan kamuoyu desteğine yönelik bir algı operasyonu, yani bir proje imiş!..
Ziya Bey, ara sıra öğrenci-veli-öğretmenlere bazı sözde kalan sözler söylese, espriler yapsa da, beklentilere cevap veremedi. Kısacası, kendisinden öncekileri hiç aratmadı.
Konuşmaları ve medyadaki paylaşımlarında da önemli gaflar yaptı:
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olan AKP adayı Binali Yıldırım'ın vaatleri olan reklamı, kendi sosyal medya hesabında paylaşarak taraf olduğunu herkese ilan etti!..
Ayrıca, bilimsel verilere dayanmadan bazı imam hatip güzellemeleri yaptı ki, bu durum hiç bir akademisyenin başvurmadığı bir yoldur. Böyle yaparak tarafgirliğini pekiştirdi ve 'bir imam hatip sevdalısı' olduğunu da kanıtladı.
İşte bilimsel dayanaktan uzak konuşmasından iki alıntı:
1.“İmam hatipler vicdan ile liyakatin bilim ve teknolojiyle birleştiği yerdir”
2.“İmam hatip meselesi aslında dünyada bilimle, manevi atmosferi, maddeyle manayı birlikte ele alabilecek bir atmosferi, ortamı, iklimi, birçok dünya ülkesine, millete de örnek olarak gösterebilecek numunedir”
Ziya Bey, işte bu eylem ve söylemleriyle; hem eğitimin etik kurallarını çiğnedi, hem de kendisine verilen kamuoyu desteğini kaybetti...
*
Şimdi benim de Sn. Selçuk'a birkaç sorum olacak:- İslami vakıf, tarikat ve cemaatlerin güvenlik, yargı,... ve MEB'de yaptıkları biliniyorken, siz neden anlaşmalar yaparak, bu yapılanmalara okullarımızda alan açıyorsunuz?
- MEB'de etkin kılınan "imam hatip anlayışı" ile (çıkarcı ve fırsatçılara kul olabilecek); düşünmeyen, sormayan, yorumlamayan, bağımlı ve ezberci bir nesil yetiştiğini biliyor musunuz?
- ÖSYM 2019 Raporundan alıntıladığım yukarıdaki tablo hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Siz eğitimci bir akademisyensiniz, dünyada; bilimi, fenni öteleyip de sadece dini eğitimle ilerleyen bir ülke olduğunu duydunuz mu?
- Eğer dini eğitimle ilerleyen bir ülke yoksa, siz niçin bir eğitim bakanı olarak, imam hatip güzellemeleri yapmaya ihtiyaç duydunuz?
- Ortaçağ anlayışı ile çalışan, deney ve yorumlama yaptırmayan, sadece bellek geliştiren ezberci bir yöntemi esas alan imam hatip anlayışına bu tutkunuz nereden çıktı?
- Sn. Selçuk, mademki, İmam Hatipler eğitimde bir 'numune' ve imam hatip eğitim anlayışı ile okulculuk bu kadar gerekli/önemli ise; neden siz de kurucusu olduğunuz okulları, Özel Maya İmam Hatip Okulları'na dönüştürmüyorsunuz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder