27 Nisan 2020 Pazartesi

KUMRULAR (1-4)


KUMRULAR (1)

Tam da 65+ yaş tutukluluk günlerimizde...

Tam da 21 Mart Newroz gününde...

İki konuk(!) KUMRU hiç çalmadan kapı/camı girmiş balkonumuza...

Biz onları ilk gördüğümüzde keşif yapıyorlardı.

Dilek Hanımla izledik onları uzun süre ses çıkarmadan ve büyük bir heyecanla...

Sonunda, köşedeki saksı ve çiçeğin tam da üstünde kendileri için yuva yapmaya karar kıldılar.

O günden beri çalı, çırpı toplayıp depreme dayanıklı bir yuva yapmaya ve bize can yoldaşı olmaya başladılar.

Biz de artık bu balkonu; onların “mahremiyetini” bozmadan ve izin alarak ortak kullanmaya karar verdik.

Ve onlardan izin alarak, şimdilik birkaç görseli sizinle paylaşacağız. 

Birlikte yaşayacağımız güzel günleri de ayrıca haber vereceğiz... 
Emin Toprak - 23/03/2020




KUMRULAR (2)

Evimiz dördüncü katta. Salonumuzun bahçeye bakan tarafını boydan boya kaplayan büyükçe bir pencere var.

Bu pencerenin önünü kapatan ve Mart ayında çiçeklerle coşan, bize de coşku yaşatan bir yabani erik ağacı var.

Salonun erik ağacına bakan sağ köşesinde bulunan berjer koltukta en çok ben otururum.

Oturunca kolçaklarıyla beni sarmalayan bu koltukta her gün, sırtımı erik ağacına dönecek şekilde oturup 2-3 saat kitap okurum. Tabi ki hem okur, hem de ara sıra etrafıma bakınırım.

Sağımda balkon, solumda üstünde beyaz ve ebrulu çiçekli iki orkide saksının olduğu dantelli örtüsü olan bir sehpa var.

Bir Yuva ve İki Yumurta

Sağ tarafa bakınca, saksı üstünde bir yuva, yuvada da iki yumurtası üstüne oturan kumrulardan birisini görüyorum. 21-25 Mart günlerinde çabucak yapmışlardı bu yuva ve iki yumurtayı...

Dün baktım ki kumru yuvasında değil, bu bir fırsat deyip hemen çektim yuva-yumurta fotoğrafını. Telaşla geldi nöbette olan kumru bana baktı, sonra yumurtaları kokladı kontrol etti. Ve sorun olmadığını görünce, oturup görevine devam etti.

Bugünlerde de onlar çok meşguller, bizim bilmediğimiz “guğurtuca” dilleriyle konuşuyor, haberleşiyor ve anlaşıyorlar.

Amaçları bu yumurtaları vücut ısılarıyla ısıtıp onlardan yavrularını çıkarmak, can vermek onlara... Bunun için de gece gündüz demeden nöbetleşerek oturup, sabırla bekliyorlar…

Onlar, bizden zarar gelmeyeceğini anladılar ki, sessizce yaklaşıp bakışıyoruz…
Ben “alışmasınlar doğadan beslensinler” desem de, Dilek hanım anaç davranıp, onlara yem ve su veriyor!...

Yakında bize iki güzel yavrularını da gösterecekler.
Heyecanla o günü bekliyoruz...
Emin Toprak - 02/04/2020
















KUMRULAR (3)
Günlerdir bekliyorduk.

8 Nisan günü saat 16,00’da ana kumruyu, parçalanmış bir yumurta kabuğunu yuvadan atarken ve yuvadaki bir yavruyu mıncıklarken gördük.

Evet!... Oldu işte...

İlk kumru yavrusu merhaba dedi, dünyaya ve bize...

Bu yavru mu yumurtayı çatlatıp çıktı, yoksa annesinin yardımı ile mi oldu, anlayamadık. Fakat anne çok titiz, yuvayı hemen temizleyip kırık yumurta kabuklarını balkonun kuytu bir yerine attı bile...

Böylece:

26 Mart günü başlayan kuluçkaya yatış 15 gün sonra kirli turuncu renkte yün yumağı benzeri bir yavrunun doğumu ile son buldu.

Anne hiç fırsat vermiyor çekim yapmamıza. Biz de gizli gizli izliyoruz, onları...
Bakın şimdi de kursağında hazırladığı besinleri, kusup yavruyu beslemeye başladı.

***


Gözler balkonda ve kulaklar çıtırtılarda...

İkinci yavruyu bekliyoruz:
“Belki de birer gün aralıklı yumurta yaptığı için ikinci yavru da bir gün sonra çıkar. Kim bilir!...” diye düşündük iki gün boyunca.

Ve oldu işte!...

Nihayet 10 Nisan günü “beslenme saatinde” kusmuğunu “bir ona bir ona” yavrularına paylaşırken yakaladık anne kumruyu.

Demek ki, ikinci yavru da dünyaya merhaba demiş. (Doğum günü ve saati meçhul...)

***

Evet!...

Nihayet 15 Nisan günü saat 18,45’de görüntüledim iki yavruyu bir arada... 

Büyümüşler, hem de yuvayı dolduracak kadar büyümüşler!...

Çok şık görünmeseler de artık altıntopu iki yavrumuz var!...

Yumurta kabuğunun çatlaması ile dünyaya merhaba diyen bu yavrular yaşamak için şimdilik anne-babaya bağımlı onlara ihtiyaç duyuyorlar. Kumrular memeli hayvan olmadıkları için sütleri yoktur. Onlar süt yerine kusmukları ile beslerler yavrularını.

Bunlar; çiftliklerdeki gibi elektrik ısıtıcılarıyla değil, ana kucağında yaşam bulan (güncel söylemiyle); “Hem yerli, hem milli, hem de organik...” yavrular...
Emin Toprak - 15/04/2020


KUMRULAR (4)

Sizlere; kumruların nasıl yuva kurup, yumurtladıkları, iki yumurtanın 15 gün sonra; “Çok şık görünmeseler de altıntopu iki yavru!..” olduklarını yazmış ve nasıl beslenip, büyüdüklerini görseller eşliğinde üç ayrı yazı ile anlatmaya çalışmıştım.

İşte o iki çirkince(!) yavru gün be gün gelişti, büyüdü ve güzelleşmeye başladılar…
Artık onların güncelerini de tutmak şart oldu:

16 Nisan günü; saat 19 sıralarında anne, yavrular bırakıp gitti. Saat 24’de uyumaya gittiğimde daha gelmemişti. Sonrası saatlerde ise hep gecenin soğuğundaki o anasız kalan yavruları düşünüp durduk, uykusuz kaldık ikimiz de. Gece boyu birbirimizden habersiz onları kontrolle gidip, ‘vah!.. vah!..’larla geri dönüyorduk. Yavrulara elle dokunulursa annesi onları terk eder derler ya, bu nedenle dokunmak istemiyorduk. Ama ben de kâğıt mendille hafifçe dokundum onlara, birisi hırıltılı bir tepki verdi fakat diğeri hiç tepki vermedi. Üzüldüm…

Sabah saat 7 olduğu halde ana-baba kumrular yoktu. Bu kez de acaba onların;“ başlarına bir şey mi geldi!..” endişesini yaşadık. Acaba bu yavruları korusunlar diye “Doğal Yaşamı Koruma” örgütlerini mi, yoksa belediyeyi mi arasak, onlara ne desek, bu arada biz ne yapalım diye sürekli senaryolar kurmaya başlamış ve ayrıca “yavrular ölür!..” üzüntü ve korkusu içindeydik. Nihayet 7,30 gibi anne çıka geldi, yavruları besledi, oynaştı, çok sevindik. Akşam saat 19 civarı yine bırakıp gitti… 

Haaa bugün bir yavru (henüz 8 günlük), annesiyle konuşup-oynaşırken coşkuya kapılıp kanatlarını çırptı!...

17-18 Nisan günleri; yine saat 6,20 gibi anne geldi besleme-oynaşmalar devam etti, akşam yine yavrularını bize bırakıp gitti/gittiler.

Biz de kendi aramızda; "yavrular hızla büyüyor, artık yuvayı iyice doldurdukları için anneye pek yer kalmıyor… Artık bebeklik-çocukluk bitti, yeniyetmelik dönemi başladı!... Kim bilir belki bu yüzden, her akşam onları besleyip uyuttuktan sonra yuvadan uzaklaşıyor... Demek ki yavruları uçuncaya kadar onlara gündüz kendileri bakacak, geceleri bize emanet..." Deyip şakalaşıp, gülüşüyorduk.

19 Nisan günü; bugün yavrular 11 günlük oldu. Yaşamları diğer günler benzeri devam ediyor...

Saat 16.30 ben berjer koltuğuma oturmuş kitap okuyordum.

Birden şıngırtılı bir gürültü ve kanat çırpma sesleri duydum, irkildim.
Bir de baktım ki, kocaman kapkara karga bir yavruyu pençesine almış. Ve sanırım uçup kaçacak boşluğu bulamamış ki, panik içinde.. Ben, hem çığlık atıp Dilek Hanımı çağırdım, hem de elimde kitap, ayağımda tek terlik olarak balkona fırladım. Karga ile adeta boğuştum.

Boğuşma sonunda karga uçup kaçmış, pençesinden aldığım yavru ve karganın kuyruğundan kopan birkaç telek de benim elimde kalmıştı… Diğer yavru görünürde yoktu, panikledim. 

Dilek Hanı işte orda!... deyip yere düşen saksı-yuvayı gösterdi.

Evet, yavru hareketsiz olarak orada, yerde duruyordu. Onu yavaşça avucuma aldım, yaralanmış gibiydi, ama yaşıyordu!... Kanadını hafifçe açmaya çalıştı, sanki "işte burası acıyor!" der gibiydi.

Ben yuvayı yerine yerleştirdim, anne-baba kumrular girsin diye bıraktığımız cam aralığını iyice küçülttüm. Dilek Hanım yerleri temizledi, toparladı ve 1979’da kızımıza oynasın diye aldığımız, misafir çocukları ve torunumuzun da zevkle oyunlar oynadığı Zeynep’i alıp geldi.

Zeynep otursun diye ona balkon camı önünde bir yer ayarladı. Artık yavruları kargalardan Zeynep koruyacak!...

20-21 Nisan günleri: sabah 07, akşam 19 saatlerinde gidip-dönmeler, yuvanın yan çeperine ilişip, doyurmalar, onlarla konuşup, oynaşmalar için kurulan düzen devam ediyor.

Gelişmeler gösteriyor ki yakın bir gelecekte, uçmayı öğrenip uçacak, kendilerine yetecek, bir eş bulup "kumruca" bir sevgiyle yaşamaya başlayacaklar, İsteğimiz kargalara yem olmadan, özgürce yaşamaları...

Emin Toprak - 21/04/2020



Diğer yazılarım: tıklayınız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder