Toplumsal yaşam, işte bu nesnel yasa ve değerler sistemlerinin değişim, dönüşüm ve gelişimleri sonucu ayakta kalmıştır. İnsanlık tarihinin hemen her döneminde 'önce ben' diyen sağduyu yoksunu çıkarcı, ırkçı, tekçi egemen güçler olmuştur, Bunlar, her ne zaman ki dara düşer, albenileri azalır ve güçsüz kalırlar, işte o zamanlarda saldırganlaşır ve kurulu barışçı dengeyi bozmak isterler.
Çünkü bunlar çatışma ve düşmanlıklarla beslenip güç-çıkar sağladıkları için hedeflerinde büyük çoğunluk olan yoksul halk vardır. Onları; kimlik ve inançlarına göre parçalara ayırıp, düşmanlaştırır ve çatıştırırlar.
İşte böyle başlar tüm kavga, çatışma ve savaşlar!
İşte bunun sonucudur, sınırlı sayıda zengin ve sayısı bilinmez çoklukta yoksulların oluşu!
Ve bundandır halkın sömürülmesi, zulüm-işkence görüp, çaresiz-takatsiz-güçsüz kalması...
Oysa demokratik, sosyal, laik devletlerin öncelikli görevi; tüm kurumlar arasında denge ve işbirliği sağlayıp, yurttaşların güvenlik ve özgürlüklerini korumak, onlara eşitlikçi anlayışla hizmet sunmaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21.01.2022 günü Çamlıca Camii'nde mikrofonu eline alıp: “Hakaretlerin bini bir para. Bütün bunların karşısında dimdik duracak olanlar sizlersiniz. Hz. Âdem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir. Havva validemize kimsenin dili uzanamaz. Onlara da had bildirmek bizim görevimizdir."
Diyen bu kindar sözleriyle birilerine, birilerini hedef göstermişti.
Bu sözlerden hemen sonra, zaten işaret bekleyen, 'ak' ve 'ulusalcı' troller ortaya çıkmış, hedef kişinin Sezen Aksu olduğunu ilan etmişti.
Sonra da 'ak' trollerin kimi ekranlarda kimi kapısında kimi de sosyal medyada Sezen'i tehdit edip lanetlemişti.
'Ulusalcı' troller ise, ekranlar ve sosyal medyada: 'yanlış olmuş' deseler de hemen peşi sıra: Ama/fakat diye söze başlayarak: "Sezen Aksu da 2010 referandumunda 'yetmez-ama evet' demişti!" -diyordu. Fakat onların Sezen'e karşı kin ve öfkeleri: jest, mimik, sözcüklerinde seziliyordu. Yani aslında bu kindarlar da: Sezen için söylenenlerin, ona 'müstahak' olduğunu söylüyordu.
Peki, Çamlıca Camii'nde başlatılmak istenen bu sosyal linçin nedeni nedir?
Nedeni: Sezen Aksu'nun yıllar önce söylediği: "Şahane Bir Şey Yaşamak" -şarkısında yer alan: "Selam söyleyin o cahil Havva ile Âdem'e" -sözleridir.
Sizi bilmem, ama ben hemen sözlüğe baktım: ‘Cahil’ sözcüğü için üç tanım vardı:
- Öğrenim görmemiş, okumamış,
- Belli bir konuda yeterli bilgisi olmayan,
- Deneysiz, genç, toy (delikanlı veya kız).
Şimdi de sormak gerekir:
Bu tanımlardan hangisi 'dil koparmak' için bir gerekçe olabilir ki?
Teolojiye göre Âdem ile Havva ilk insanlar kabul edilir. Bunun için bence onlar, çevrede olup bitenleri görüp doğal bir eğitim almış olsalar da, o zamanda henüz yazı olmadığı için okuryazar olamamışlardır.
Yine teoloji kaynaklarına göre Âdem ile Havva cennetten kovulmuşlardır.
Peki, insan bu durumda onların: "Deneysiz, genç, toy (delikanlı veya kız)" olduklarını düşünemez mi?
Böyle düşünenler hiç suçlu sayılabilir mi?
Bir ses söz sanatçısı olan Sezen Aksu, her sanatçı gibi kendi ürünlerini, çeşitli imge (düşsel öge), ironi (alay), benzetme (teşbih) metafor(mecaz) kullanarak süsleyip özgürce üretmiştir.
Sezen Aksu, düşünerek, çalışarak ürettiği pek çok ürünüyle, yurdumuz ve dünyanın pek çok yerinde büyük kitlelere ulaşıp çokça beğeni almış bir sanatçımızdır.
***
Sezen Aksu, olup bitenlere hiç kayıtsız kalmadı ve tarihe not düşen cevabını: "AVCI" isimli eseriyle verdi.
İşte, ilk gününde dünyada büyük yankı yaratan ve pek çok dile çevrilen bu eserin son dizelerinde:
"Dur bakalım…
Beni öldüremezsin
Sesim, sazım, sözüm var benim
Ben derken ben herkesim."
Diyordu Sezen...
Sn. Erdoğan, Çamlıca Camii konuşmasından tam beş gün sonra, Sezen'in cevabını duymuş, aldığı toplumsal desteği de görmüştü ki, bunun üzerine bir açıklama yapma gereği duyarak: "Benim oradaki hitabımın muhatabı Sezen Aksu değildir." deyivermişti.
Emin Toprak - DOSTÇA
Diğer yazılarım için tıklayınız