8 Aralık 2017 Cuma

Hedef, Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri

“Ülkemiz eğitimine rehberlik anlayışının yansıması, tıpkı matbaanın gelişi gibi oldukça gecikmeli olmuştur.” "Rehberlik, eğitim ve özel eğitim arasındaki köprüdür.” Bu iki cümleyi bir önceki yazımdan alıntıladım, devam ediyorum.

Evet, eğitim sistemimiz eğitimde rehberlik anlayışına, çağdaş dünyaya göre gecikmeli de olsa, kapısını araladı. Fakat henüz gereğince kabullenip, içselleştiremedi.

Eğitim sistemimizin bu duruma gelmesinde etkili nedenleri kısaca sıralarsak: 

1: Öğretmen, etkili öğretmenlik (öğrenciyi bireysel farklılıklarıyla tanıyan, grup dinamiklerini bilen ve iletişim becerisi olan) yerine; “bilgi-sınav-puan-not” girdabına girmiş, uygulamadan uzak, bilgi ezberletmeye dayalı ve öğretmen odaklı olmayı seçmiş… Kısaca öğretmenin; dersini önceleyip “en” kabul etmesi ve  öğrenciyi çok yönlü değil de, kendi dersi penceresinden görüp, değerlendirmesi…

2: Velinin, “bilgi-sınav-puan-not” için oluşan girdap içinde yer alaması, çocukların “çocuk yaşamını” sınırlaması ve sadece “en dersler” başarısına odaklanması...

3: Eğitim politikasını belirleyenler; dünyanın küçücük bir köy olduğu bir çağda; insan ve insanlığı seven hümanist anlayışa sahip özgür, girişimci bireyler yetiştirmek yerine, sanki takıma fanatikler yetiştirircesine yerli, milli, dinbaz, bağımlı nesiller hedeflemesi...  Acı gerçekleri ile karşılaşırız.

İşte kurulan bu düzen, güya çocuk ve gençler içinmiş(?) 

Bu nasıl bir düzen ki, ana-baba-öğretmen-sistem bir olmuş, çocuk ve gençlerin hayallerine, aydınlık geleceklere karşı saf tutmuş.

Bu kadar etkili, yetkili güçler ve “salt doğruları” karşısında ise; çocuklarımız, öğrencilerimiz, gençlerimiz savunmasız ve yapayalnız...

(NOT:Yukarıdaki genellemeleri yaparken sanmayın ki, çocuk ve gençleri anlayan öğretmen, yönetici ve velileri görmezden gelip onları yok saydım. Hayır, onlar varlar, hem de çoklar, ancak; sessiz, etkisiz ve yetkisizler.)

Okullarda bu çocuk ve gençlerin; soran, sorgulayan, düşünen, insan haklarına saygılı, haklarını arayan, beceri ve yetilerini tanıyıp, geliştiren, özgüvenli, özgür, özgün birer birey olmaları için hizmet ve duygudaşça destek veren bir birim vardır. Bu birimin adı da: “Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri”. Burada  psikolojik danışmanlar, yasal ilkeler ve mesleki etik kuralları gereği olarak görevlerini yapar ve eğitimde rehberlik anlayışı geliştirmeye çalışırlar.

***

Ülkemizde bireyi geliştiren çağdaş rehberlik anlayışına ve bu anlayışı geliştirmek isteyen  psikolojik danışmanlara karşı olan bir iktidar var.  Bunun için de (sanki);Bizim anlayışta olmayan psikolojik danışmanlar bakın neler neler yapıyor!...” Dercesine geçen haftalarda ilgili yönetmeliği değiştirdiler.

İşte o değişikliklerden birkaçı:
Eski Yönetmelikte
Yeni Yönetmelikte
MEB Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği
MEB Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği.
Eğitim-Öğretim Kurumlarında Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri.
----------------------------------
 Psikolojik Danışman
Eğitim Kurumlarında Rehberlik Hizmetleri

----------------------------------
Rehberlik Öğretmeni 

(NOT: Okul psikolojik danışmanlarına yönetim, büro, ders, nöbet vb. işlerde görev verilmemesinde amaç; onlara rahatlık/konfor sağlamak değildir. Sadece onların disiplin-kontrol sağlayan, not veren kişiler olmadığını göstermek ve böylece görevlerini daha objektif yapmalarını sağlamak için alınmış eğitsel/etik bir önlemdir.)

Çizelgede gösterilen değişiklikler, basit görünümlü fakat arka planında karanlık amaç ve tuzaklar bulunmaktadır.

Lütfen dikkat...: Psikoloji Danışman” kaldırılmış. “Hizmet alanlarıyla ilişkisiz konularda görev verilemez” hükmü yok sayılmış… Böylece Psikoloji hedef alınmış, meslek sıradanlaşmış ve etkisiz kılınmıştır. Ve “Rehberlik öğretmeni” ismi verilerek uzmanlık alanı gizlenmiş ve uzman olmayanlara alan açılmıştır.

Çünkü bugünkü iktidar; Haklarını bilen özgür bireyler istemiyor. 

Onların amacı; öğrenci yurtlarındaki “manevi rehberlik” birimleri ve müftülüklere bağlı açılıp imam hatip çıkışlıları çalıştırıldıkları “Aile ve Dini Rehberlik Büroları” benzeri uygulama ve anlayışlarını tüm okullara yaygınlaştırmak.

Tıpkı 4+4+4 ve Proje Okullar uygulamasıyla tüm okullarda İmam Hatip Sistemi kurmaları, Felsefe ve Biyolojiyi bilimsel özden uzaklaştırdıkları gibi simdi de Psikoloji ve çağdaş eğitim anlayışı olan rehberlik hedef alınmış.

Biliyorsunuz sözcüleri bir Profesör cehaleti kutsamış ve eğitimli bireyler değil, cahiller istediklerini açıkça ilan etmişti. Evet o zat için sözcüleri dedim, çünkü o, o söylevinden kısa bir süre sonra terfi ederek daha üst makamlara atanmıştı.  

Ve o ibret alınacak konuşmadan bir alıntı ile yazımızı bitirelim:
 
“Bizde de şimdi okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor. Ben daha çok cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu ülkede… Ülkeyi ayakta tutacak olanlar okumamış, hatta ilkokul bile okumamış olanlardır… Okumuşlardan korkuyorum, pratikte en tehlikeli kesim üniversite mezunlarıdır.”


Yazarın diğer yazıları için tıklayınız

1 Aralık 2017 Cuma

Okulda Rehberlik ve Psikolojik Danışma


Eğitim-İş Sendikası, öğretmenlerin sosyal, ekonomik ve mesleki durumları  hakkında bir araştırma yaptırmış. Bu araştırmanın tamamını internette bulup okuyabilirsiniz, ben sadece kısaltılmış birkaç alıntıyı size sunacağım. 

“Sen bir ana, sen bir baba, her şey oldun artık bana” dediğimiz öğretmenlerin, lütfen sorunlarına bakın, görün ve düşünün. Araştırmada:
·        %75’i görevden alınma korkusu yaşadığını,
·        %45’i MEB’in öğretmenlere kesinlikle eşit davranmadığını,
·        %66’sı kendisini öğretmenler odasında özgür hissetmediğini,
·        %68’i devlet okullarında eğitimin niteliğinin düştüğünü,
·        %77’si öğretmenliğin saygın meslek olma özelliğini kaybettiğini,
·        %75’i daha fazla kazançlı iş bulursa öğretmenliği bırakacağını,
·        %86’sı eğitim yöneticilerinin liyakat esasına göre atanmadığını,
·        %68’i devlet okullarında eğitim niteliğinin düştüğünü,
·        %20’si esnafa borcu olduğunu,
·        %60’ı son bir yılda hiç tiyatroya gitmediğini,
·        %28’i gelir yetersizliği nedeniyle psikolojik sorunlar yaşadığını,
·        %66’sı herhangi bir sendikaya üye olmadığını,
·        ...  Belirtmiş durumda.
   
Bu araştırma gösteriyor ki; öğretmenler çok büyük ekonomik, sosyal ve psikolojik sorunlar yaşıyor, kendilerini güvende, sağlıklı, mutlu ve özgür hissetmiyorlar. Tıpkı haklı bir savaşta “barutu bitmiş” gibiler. 

Bu çığlıklar, az da olsa maaşı, işi olan öğretmenlere ait. Bu çığlıkların içinde KHK ile işinden atılan ve yıllardır atama sırası bekleyen on binlerce öğretmen yok. 

Öğretmene, öğrenciye, veliye, ülkeye yazık değil mi? 


***
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri:

Bugün size sorunu olan öğrencilerin sık sık kapısını çaldıkları Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri hakkında kısa bir tanıtımda bulunmak istiyorum. Çünkü beni geliştiren, bana değerler kazandıran bu kurumlara borçluyum... 

Bir eğitimci olarak 40 yılımı; ilkokul-ortaokul-lise, özel eğitim kurumlarında öğretmen ve denetmen olarak geçirdim. Bu sürenin 16 yılı Rehberlik ve Araştırma Merkezi ve okullardaki Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri birimlerinde geçti.   Ve bu kurumlarda; Eğitim Uzman Yardımcısı, Eğitim Uzmanı ve Rehber Öğretmen gibi sık değişen unvanlarımız oldu.  

Aslında ülkemiz eğitimine rehberlik anlayışının yansıması, tıpkı matbaanın gelişi gibi oldukça gecikmeli olmuştur. Kendi yaşamımdan örnek verirsem daha açıklayıcı olur sanırım: 1977'de Erzurum Lisesine, 1986’da ise Beykoz ilçesi ve Ziya Ünsel Ortaokuluna atanan ilk rehber öğretmen benim.

Okullarda verilen eğitim hizmetleri genelde benzer yaş veya ilgisi olanların oluşturduğu gruplara, derslik ve atölyelerde toplu olarak verilir.

Ancak, gruplara verilen bu eğitimden, bireysel farklılıkları nedeniyle gereğince yararlanmayan/yetinemeyenler olduğu için başarısız/mutsuz olan çokça birey vardır. İşte bu bireyler için gerekli “özel eğitim”  alanlarını tanımlayacak, onları yönlendirecek bir destek kuruma/birime ihtiyaç vardır. Bunun için şehirlerde Rehberlik ve Araştırma Merkezi, okullarda da Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri birimleri vardır.

Kısaca; Rehberlik, eğitim ve özel eğitim arasındaki köprüdür.

Rehberlik birimlerinin görevi (kısaca); öğrencinin kendisini tanıyarak; özgüven ile  farkındalık kazanması, insan haklarına saygılı olarak iletişimde bulunması, hakkını araması, haksızlığa “hayır”  diyebilmesi,  yeti ve becerilerini geliştirip özgür bir birey olmasına rehberlik etmektir.

Bu kurumlara daha çok “bilgi-sınav-puan-not” odaklı eğitim sisteminin mutsuz ettiği; öğrenci-veli-öğretmen-yöneticiler gelir. 

Öğrencilerden bazıları; anne, baba,  kardeş, öğretmen, yönetici, arkadaş, sevdiği ile kavgalı/sorunlu… 

Bazıları; deprem, yangın gibi doğal afetlerde vuruk (travma) yaşamış, aile içinde aşırı korunan, şiddet gören, söz hakkı olmayan, ensest ilişki yaşamış, ürkek, güvensiz, bağımlı, öfkeli...

Sayısal olarak en büyük grup da; öğrenme-anlama güçlüğü veya üstün özellikleri nedeniyle grupla birlikte verilen eğitimden az yararlanan, haz almayan ve doyum sağlamayan öğrencilerdir.  

Sorunlu olan çocuk veya ergen ile görüşen rehber öğretmen veya psikolojik danışmanın, karşısındakini duygudaşlık içinde dinlemesi, onun kendi sorunu ile yüzleşmesi ve farkındalık kazanmasını sağlar. Böylece öğrenci bu iletişim sürecinde kendisine değer verildiğini anlar, deşarj olur, yükü hafifler. Bu süreçte kazandığı özgüvenle, yüzleştiği sorununu çözmeye çalışır. 

Belki sizler, “ Şimdi durduk yerde nereden çıktı bu rehber öğretmenleri anlatma işi?” diyebilirsiniz. Siz sormadan ben anlatayım:

Bildiğiniz gibi AKP iktidarı; öğretmen okullarını, karma, bilimsel ve laik eğitimi bitirdi. Ülkenin akademik geleceğini kuracak olan Anadolu Lisesi ile Fen Liselerini sıradanlaştırdı, yok etti. Ve böylece anaokulundan başlayarak "akademik özgürlükleri yok edilmiş, lise haline getirilmiş üniversiteler" (dâhil),  tüm okullarda imam hatip anlayışını hâkim kıldı.

Zaten daha önce felsefe ve biyolojiyi okunmaz kılınmıştı, şimdi de sırada psikoloji, rehberlik, psikolojik danışman ve rehber öğretmenler var.

Belki duymuşsunuz bu günlerde "Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği" değişti. Eğitim-Sen ve Eğitim-İş sendikaları bu değişikliklere karşı çıktılar, bozulması için dava açtılar. 

Yönetmelikte yapılan değişiklikler ve amaçlananlar çok önemli, bunları konuşmayı da sonraki yazıya bırakalım.


Yazarın diğer yazıları için tıklayınız