Gündemi
değiştirme, toplumsal algılar geliştirme ustaları, 7 Haziran sonrası günlerde
özgüven yitimine uğradıkları için bir süre sessizliğe gömülmüşlerdi. Çok uzun
sürmedi bu sevindirici durum, 1 Kasımdan sonra yeniden başladılar, toplum
mühendisliği yapıp algıları geliştirip, değiştirme oyunlarına…
Daha, Cizre, Silopi, Nusaybin ve Sur’da acılar, yıkımlar, ölümler durmadı, tam
hızla devam ediyor… Ama öylesine hızlı değiştiriyorlar ki ülke gündemini, bakın
son 15 gün içinde Hitler
Almanya’sı örneği, diyanet fetvası, Sultanahmet Katliamı, Ayşe Öğretmen-Beyaz söyleşisi,1128 akademisyenin imzaları, Cumhurbaşkanı-Metin Feyzioğlu- Sedat Peker söylemleri
neler yaşandı, neler ve Çınar Katliamı…
Ama
ben bu gün yine de planladığım gibi ODTÜ’yü yazacağım.
***
Siyasi Partiler, AYM,
Yargıtay, Danıştay, Belediyeler, STK’lar ve pek çok devlet kuruluşu bugünkü
iktidarın hedefi olup, sonuçta nasibini aldı almaya devam ediyor.
Yaygın görüş bu
iktidarın vatandaşların %50’sine karşı olduğudur. Ki, bunu da ekranlarda ve
alanlarda her gün ilan ediyorlar.
Aslında bu görüş bence yanlış,
çünkü bunlar; desteğini aldıkları %50’nin değil, sadece bu %50’nin içindeki %10’nun
taraflısı/destekçisidirler. %50’nin içindeki %40’lık taraftar ise sadece onlara
gönül bağı olan taraftar/destekçi… Böylece bugün %50’nin oyunu alıp, toplamın
%90’na karşı politika ve uygulamaları olan bir iktidar var işbaşında…
Ama karşı olma oranı
ODTÜ söz konusu olduğunda (MEB Bakanı hariç) %100’e çıkıyor nedense... İşte biraz ara verdikleri, ODTÜ’ne saldırı,
yıpratma, değersizleştirme ve ötekileştirme çalışmalarına bugünlerde yeniden başladılar.
Bu konuda pek çok
öfkeli eylem ve söylem örnekleri vardır. Ben sadece üç yıl geriye gidip (internette
kolayca bulunan), her yıla ait birer
örneği size sunmakla yetineceğim:
1.
20
Ekim 2013, Melih Gökçek (Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı) Twitter hesabında
(dalga geçer gibi) : “Gece
arkadaşlar bana da sürpriz yapmışlar. Bir gece de ODTÜ yolunu açmışlar.
Ankara’mıza hayırlı olsun” diyen bir. tweet atmıştı. Savaş kazanmış bir
general edasıyla Pazar günü hem de gece
yarısı yapılan baskının müjdesini
veriyordu. Neden Pazar, neden gece, neden baskın? soruları cevapsız kaldı… ODTÜ ormanındaki
yaklaşık 3 bin ağaç kesildi. ODTÜ
Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, bu durum
için: “Bu tamamen yasadışı bir tasarruftur. ODTÜ arazisine izinsiz olarak
girildi” dedi.
2.
28
Şubat 2014, Recep Tayyip Erdoğan (Başbakan) Balıkesir'deki konuşmasında: "Ankara’da bir bulvar açtık. Kimlere
rağmen o solculara rağmen. Onlar ateist. Bunlar terörist…“dedi. Bir zafer
kazanmışçasına hatırlatmak istediği 4 ay önceki gece yarısı ODTÜ baskını…
3.
24 Aralık 2015, Aydın Ünal (AKP Ankara Milletvekili); “ODTÜ’de Gezi olayları sırasında, dinimize,
imanımıza saldırılan pankartlar asılmaya başlandı. Onlarla şovlar yapılmaya
başlandı. Bunlar solcu faşistler, bunlar solculuktan da anlamayan faşistler… Bu
rektör bu olayları durdurmalıdır. Yarın bunun da hesabını sorarız. Cizre’ye
nasıl girildi, Silopi’ye nasıl girildi. ODTÜ’ye de öyle girilir (abç), bu
ahlaksızlara bu edepsizlere bunun hesabı sorulur. Hiç kimse namaz kılınmasını
engelleyemez. Hele hele Ak Parti iktidarında hiç kimse yapamaz. Hepsine haddini
bildiririz. Artık saldıran öğrenciler hapse mi atılır ne yapılır ben bilmem ama
artık eski Türkiye yok. ODTÜ rektöründen bir açıklama bekliyoruz. Rektör ortada
yok, nerede bu adam” dedi
Gördüğü gibi bir o günkü başbakan, biri
belediye başkanı, biri de milletvekili… Ülkemize gurur veren bu eğitim kurumunu
(rakipleri imiş gibi), hedef haline getirmişler… Her üçünün de ortak noktası: ötekileştirme,
itibarsızlaştırma ve nefret söylemi…
(Diyanet İşleri Başkanı
ve YÖK Başkanı da sıraya girip konuya el attılar. Daha neler neler olacak
bekleyip görelim bakalım…)
***
Bir üniversiteye rakip
olabilecek onunla yarışabilecek kurumlar bellidir. Bunlar, bilimsel olarak aynı
alanda çalışan yurtiçi ve yurtdışı üniversitelerdir. Bu yarışmalarda, sıralama
yapmak için bazı kıstaslar vardır: Öğrenci-hoca oranı, doktora-lisans diploma
oranı/Hoca başına makale sayısı/ Makalelere yapılan atıflar/Endüstri gelirleri ve inovasyon/…., gibi…
Belirlenen kıstaslara
göre yapılan sıralama sonuçları ilan edilir. Aşağıdaki çizelgede, son beş yılda
yapılan sıralamalarda üniversitelerimizin durumunu göreceksiniz.
Dünya çapında 400
üniversitenin katıldığı 2014/2015 sıralamasında ODTÜ 85. Sırayı alıp ülkemiz
için bir övünç kaynağı olmuştur.
14 yıllık iktidar neden
ODTÜ ile gurur duyup, onu alkışlamak, başarılarını arttırmak için kaynak-parasal
ve psikolojik destek sağlamıyor da; sürekli hedef tahtasına koyar, tehdit eder,
yıpratmaya ve itibarsız kılmaya çalışır?
Acaba bu öfkenin kine
dönüşmesinde, hangi sosyal, ekonomik ve psikolojik, nedenler etkili olmuş/oluyor?
Bu konu ekonomi, sosyal
ve psikoloji alanındaki akademisyenlerce detaylı incelemelere tabi tutulabilir.
Ama ben sadece üç acaba seçtim.
Acaba,
ODTÜ’de okumak isteyip, puanları nedeniyle giremedikleri için mi?
Acaba,
4+4+4 ile başlayan imam hatipleştirme anlayışına getirmek için mi?
Acaba,
iştahı kabartan 50 bin dönüme yakın yerleşke ve Eymir Gölü mü?
Bu üç acaba yeterlidir diyebilir veya
artırabilirsiniz, bu size kalmış... Ama
yukardaki her üç acaba üzerinde en
az 3-4 dakika düşünün lütfen.
Not: Yazımı bitirip tam
noktayı koymuştum ki internette iki haber:
1.
“Dünya
Çevre Oscar’ı ODTÜ ekibinin oldu.”
2.
“ODTÜ öğretim üyeleri kurumlarına sahip
çıkarak imza kampanyası başlattı.”( Diğer üniversite ve öğretim üyeleri susmaya
devam ediyor hâlâ…)
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız
Bu
yazı Radikal Blog’da:
http://blog.radikal.com.tr/turkiye-gundemi/odtu-ortadogu-teknik universitesi-122355