16 Şubat 2015 Pazartesi

Barışa karşı kafa ve kalem tutanlar…


İktidar, oy çıkarı hesaplarına bağladığı çözüm sürecini, mehter marşı temposuna uygun ve mehter marşı figürleri ile yerlerde süründürmektedir.
Çevrenizdekilere “çözüm süreci”ni sorduğunuzda tek tük karşı çıkışı saymazsak pek fazla karşı çıkan bulamazsınız. Ancak bu desteği verenler (genelde de beyaz yakalılar) "ama…", "fakat…" ile başlayan uzun uzun (karşı) cümleler kurarak anlatırlar…

Hani sizler bu sürece karşı değildiniz?!..
Peki, ne oldu, neden bu 'ama' ve 'fakat' ile başlayan öteleyici, hiç sayıcı cümleleri kuruyorsunuz?

Bu cümleler ile başlayan cümleler çözümsüzlüğü sağlamaz mı?
Dediğinizde ise; çözüm sürecinde çok tavizler verildiğini söylerler size, bu savunma mekanizması geliştiriciler...

Say bakalım arkadaş, hangi tavizler verilmiş?

Saymaya başlıyor: Kürtçe konuşmak serbest, TV-Şeş açılmış, Mem u Zin basılmış, Alfabe ve kitaplar çıkmış, seçmeli ders olarak, ana dilini seçmeli ders olarak seçebilme hakkı(!) (her halde bu garip hak dünya eğitim tarihinde bir ilk), … verilmiş de verilmiş…

Peki, arkadaş bunlar insan hakkı değil mi?
İnsanın, insan haklarına sahip olması ona verilmiş bir taviz mi oluyor?!...

İşte bu kafa ve kalemlerin sıraladıkları hep bu minval üzere devam edip gidiyor 'ama…', ' fakat…' bahaneleri...

Oysa istenen şeyler çok yalın ve basit: eşit vatandaşlık, demokrasi ve kısaca insan olmanın hakları…

Bu hakları önüne %’lik barajlar koyar, tüm demokratik hakların kullanımını güvenlikçi 'Sık ulan sık' "Vurun ulan vurun!" anlayışlarla kullanılmaz kılarsanız. Ettiğiniz, yemin ve yaptığınız yasaları siz çiğnerseniz…

“18 Eylül 1930’da Ödemiş’in Gölcük yaylasında ‘Benim fikrim, kanaatim şudur ki, bu memleketin kendisi Türk’tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmak, köle olmaktır’ diyen Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt. (Benito Mussolini ve Adolf Hitler’in söylemlerine ne kadar da benziyor?)

Nefret içeren bu faşist söylem ve felsefenin sahibi kim? Adalet Bakanı… İşte bu kişiyi ve felsefeyi kutsamak için ve adeta insanın gözüne sokarcasına önemli turizm merkezlerimizden olan Kuşadası’na heykelini diker ve bu eylemi savunursanız…

Ne diyebilirim?!...

Emin Toprak- DOSTÇA

          Diğer yazılarım için tıklayınız 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder