"Arê Bîyê etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
"Arê Bîyê etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Mayıs 2020 Cuma

YAYLAMIZ “DEŞTA ZENAN” (6)

Yazı serimizin birisinde: “Yaylaya varmak için o bilinmedik insanlara ait harabe ve yazısız mezar taşlarına birkaç adım kala yol ikiye ayrılır”  demiştik ya... 

İşte şimdi o yol ayrımındayız. 


Karşımızdaki yaylada; insanı terleten, üşüten, korkutan, ürküten, acıtan, özgür kılan, sevinçle coşturan ve geçmiş ile geleceği düşündüren bir hava var. 
Bu hava ile geçmişimizle yüzleşebilir ve çıkardığımız derslerle de geleceğin barışık toplumu olabiliriz. Bu havayı solumak, estirmek, dalga dalga, adım adım çoğaltıp ülkeye ve insanlığa yaymak gerek. 

Bu yollar, bizi beş ayrı yayla yerleşkesine ulaştıracak. Fakat burada bir ön açıklama yapmam gerekiyor: Köyümüzde yedi ayrı aşiret olduğu halde, yayladaki Mahalleleri kuran büyüklerimiz komşularını seçerken aşiretçi anlayış ile hareket etmemişler, önceliklerini birinci derece akraba ve iyi arkadaşlar için kullanmışlar. 

Bu mahallelerden dördünün de sırtı birer dağa dayalı, yüzleri ise Deşta Zenan’a dönüktür. Bir mahalle ise adete iki tepenin arasına sıkışmış gibidir. Mahallelere isim veren büyük büyük dedelerimiz, bazı coğrafi özellik ve simgelerden esinlenmiş olacaklar ki buralara“Arê Bozık” (Tepe Yaylası), “Arê Kewan” (Keklik Yaylası), “Arê Qewêx” (Kavak Yaylası), "Arê Bîyê" (Söğüt Yaylası) “Arê Holan” (Yankı Yaylası) isimlerini vermeyi uygun bulmuşlar.

***

Kavşakta yayla ovasını karşımıza alıp, sağ yoldan ilerlersek; 15-20 dakika sonra  “Arê Bozık” (Tepedeki Yayla)’ya varırız. Burası "Vartug" deresinin vadiye girerek yaylayı terk ettiği yerin hemen sağındaki tepeye kurulmuştur. (Ben, 1950 Mart ya da Nisan ayında buradaki bir “Gom”da doğmuşum.)

Vartug deresini geçip yola 15-20 dakika daha devam ettiğinizde “Arê Kewan” (Keklik Yaylası)’na varırız. Bu mahallenin merası ile köy sınırımız biter ve Xajik köyünün sınırı başlar.

“Deşta Zenan”ı ortalayıp Vartug Vadisini takip eden yol, 1960’lı yıllarda Karakoçan-Kiğı kara yolu yapılana kadar Kızılkilise (Nazımiye), Xolxol/Gocag (Yayladere) ve çevre köyleri (yaya ve atlı olarak) Kiğı, Erzincan, Erzurum'a bağlayan tarihi bir yoludur.

Kavşakta yayla ovasını karşımıza alıp, sol yoldan ilerlersek; İlk durağımız  “Arê Qewêx” (Kavak Yaylası) olur. Burada yol yeniden ikiye ayrılır:

Sağa sapıp ‘Vartuk Dersi'ni geçer ve 15-20 dakika kadar yürürsek, iki tepenin arasına sıkışmış gibi yerleşmiş olan “Arê Holan” (Yankı Yaylası)’na varmış oluruz.

Yolumuza 20-25 dakika devam sağımızda olan "Vartug" dersini geçince tam karşımızda, Dat tepesinin eteğine bazen ikili, bazen de üçlü sıra halinde arka arkaya sıralanmış "Arê Bîyê" (Söğüt Yaylası) çıkar. ( 2-3 yaşımdan başlayıp 18 yaşıma  kadar her yaz bu yaylada olduğum için buranın bende çokça anısı/izi vardır.)    

Bu yayla sınırları aynı zamanda köy sınırlarımızın bitimi ve Haftarîç, Deştil ile  Xozavit köy sınırlarının da başlangıcıdır. 1960'lı yılların başına kadar bu yol Kiğı ilçesinden gelen yöre insanları Peri suyunun Kuzey-Batısında yer alan;   Xolxol/Conag (Yayladere) ve Kızılkilise (Nazımiye) ve Mazgirt çevrelerine ulaştırırdı.

***

Tarihsel bir not (1):
 
“Deşta Zenan”ın bir de tarihi tanıklığı vardır: Ekim 1917 Sovyet Devriminin hemen öncesi bahar aylarında Osmanlı-Rus Savaşı vardır. Köyümüze 4-5 saat uzaklıkta olan Bilice köyünde de bir Rus topçu birliği karargah kurmuştur. İşte o günlerde atılan bir top mermisi bizim "Arê Bîyê" (Söğüt Yaylası)'ındaki söğüt ağacına isabet eder ve parçalanıp yanmasına neden olur. 


Tarihsel bir not(2): 
Biz ve komşu köylerimiz halen de Deşta Zenan’ın en güzel yerinde bulunan Şawlet tepesinin önündeki harabelere:“Arê Filan" (Ermeni Yaylası), ovadaki bölüme de: "Deşta Filan" deriz.                                                                               

Dedelerimiz; "Şawlet tepesinin, 1800’lü yılların sonuna kadar, Ermeni Köyü “Hopus”a ait bir yayla olduğunu, bu köyde; kuyumcu, demirci, taş yontucu, duvarcı, ebe, terzi gibi pek çok zanaatkâr insan bulunduğunu... 1915'teki "zorunlu göç" ve sonrasında olan zalimce uygulamalarla “Hopus” köyünün tamamen boşaltıldığını ve bu yaylak alanın da köyümüzün merasına katıldığını..." söylerlerdi. 

Vikipedi-Özgür Ansiklopediden "Hupus" köyü hakkında aldığım bilgiler özetle şöyle: "Bir Ermeni yerleşimi, eskiden Khubs, Khopas, Khups isimleriyle bilinirdi. 1915'te 2400 nüfuslu ve 317 hane. Köy ürettiği şarabıyla meşhurdu. Köyün iki kilisesi, hamamı,  Pazarı, değirmeni ve 1879'da açılmış okulu vardı. Okulda, 1911-1912 ders yılında 201 erkek 152 kız öğrenci okurmuş. 1915'teki 'zorunlu göç' sonunda da bu köy tamamen boşaltılmıştır."

Yukarıdaki "tarihsel not" çok düşündürücü değil mi?

Bence bir de kıyaslama yapmamız gerekiyor: Komşumuz “Hopus” köyüne 1879’da okul açılmış!.. Bizim köyümüz “Zenan”a ise 1950 yılında…

Şimdi de bugünkü yazımızı noktalayıp devamını gelecek haftalara bırakalım. 



Diğer yazılarım: tıklayınız