19 Haziran 2016 Pazar

Bir yıl oldu!..



Takvim 7 Haziran 2015’i gösteriyordu. Başarılı bir seçim yapmıştık tüm engellemelere, barajlara rağmen. Seçim sonuçlarıyla; yeter artık böyle tek başına, başına buyruk olmaz! Uzlaşı içinde olmalı, ayrımcılık yapmadan birlik içinde yönetilmeli yurdumuz… Diyerek dur demiştik.

Saygı duymadı, mutsuz oldu bu sonuçtan birileri…

Ve saray, daha uzun ömürlü bir iktidar için savaşın başlangıcı olarak ilan etti  7 Haziran'ı…

İşte bu “dur” ve durmak yok sonuna kadar “savaş” deyişin üzerinden bir yıl geçti.

Seçim sonucunu beğenmeyen bir kişi veya bir grup çıkar ve gelecek kaygısı yaşadı. Bu kaygılarını gidermek için devletin imkan ve gücü desteğinde; milyonları yıkıma, felakete sürükleyen savaşın başlaması üzerinden bir yıl geçti.
Barış ve uzlaşı için kurulan masanın devrilmesi sonunda, ölümlerin, acıların artması ve zor günlerin başlaması üzerinden bir yıl geçti.

Ekranlarda, meydanlarda, saraylarda; “Sonuna kadar sonuna kadar!..” Hendekler mezar olacak! …” Diye bağırıp meydan okumalara başlamanın üzerinden bir yıl geçti.

Dışarıda dost ve komşuları kalmayan her gün yalnızlığa itilen, içeride gün geçtikçe insanlarda huzur ve yaşama sevinci bırakmayan bir ülke olmaya başlamanın üzerinden bir yıl geçti.

Bu istenmedik durum ve gidişten etkilendiğim için 2 Şubat 2016 günü duygularımı şöyle dillendirmişim:

Ey içe sinmiş öfke
Ey içe sinmiş kin
Biraz din.

Ey şaha kalkmış ego
Ey zirve yapmış kibir
Biraz dur.

Çarpışanlar adeta iki ergen güç, bir biri, bir diğeri vuruyor, öldürüp yok ediyor. Aklın kontrolünden çıkmış, öfkesi kine dönüşmüş vuruşan insanlar. Bu gençler sonunda öleceklerini bile bile niçin hendeklerin arkasında? Diye sormadan, onları burada tutan nedenleri ortadan kaldıracak ölümsüz çözümler arayıp bulmadan sadece savaştırmak…

Olaylar sonunda da sadece üzüntülerini  bildirmek ve verilen kayıplar için; “misliyle cevap verilecek” demeçleri…

Ölüm çetelesi tutup, adeta yaşanan acılar yarıştırılıyor. Vuranı da vurulanı da bu ülkenin insanı, iki tarafın da ana-baba-eşi-çocukları-kardeşleri-sevenleri… İki tarafta da niçin-neden vuruştuklarını bilmeyen, yoksul emekçi halkın çocukları…

Oysa iki tarafın da barış içinde birlikte yaşamaktadır gelecekleri…

***

Evet bu savaşın üzerinden bir yıl geçti, peki, ne oldu sonunda?!..  

Cumhurbaşkanı Erdoğan 17 Mart 2016 da (üç ay önce) sanki bu soruya cevap vererek demiş ki: "Geçtiğimiz temmuz ayından bu yana 300’ün üzerinde asker ve polisimizi şehit verdik (iki gün önce bu sayı 544 oldu). Ama ne kazandık biliyor musunuz? Bu toprakların vatanımız olduğunu dosta düşmana bir kez daha göstermiş olduk. Bu önemliydi. Bu kazanç öyle bir kazançtır ki ancak Çanakkale ile Kurtuluş Savaşı ile mukayese edebiliriz"

Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı ayarında bir kazanç sağlanmış bu savaşla!..

Çanakkale ve Kurtuluş Savaşları emperyalizme karşı yapılmış, peki bu savaş?!..

-Kendi vatandaşı olan çocuk yaşta gençlerle!..

-Savaş alanları ise kent merkezleri…

(Oysa savaşlarda kural, sivilleri savaştan uzak tutup korumak, onları yaşatmak…)

Sonuna kadar gidildi mi, daha da sürecek mi bilinmez ama…

Bilinen şu ki; 
Bu savaşta hendekler; hendeklerin arkasındakilere, hendeklerin karşısındakilere ve de savaşta taraf olmayan, evlerinden çıkmayan, suçsuz, günahsız,  bebek, çocuk, yaşlı, kadın, erkeklerin oluşturduğu binlerce kişiye mezar oldu. Binlerce kişi sakat ve yaralı… Ölüler teşhir edildi, tomaların arkasına bağlanarak sürüklendi, nefret suçları işlendi (yeni çıkarılacak yasalarla bunları yapanlar korunacak ve yok sayılacak suçları). Sur, Cizre, Silopi, Nusaybin, Yüksekova, Silvan, İdil, Şırnak gibi savaş alanı seçilmiş mahalle ve şehirler yakıldı, yıkıldı ve tarihi doku yok oldu. Yaşam durdu.

Savaşın alıp götürdükleri;
Birlikte yaşama isteği, huzur, güven, sevgi, umut ve ülkenin devasa kaynakları…  
Savaşın geride bıraktıkları;
Tarihi ile birlikte enkaz olmuş onlarca mahalle-şehir, öksüz kalmış bir coğrafya… Acı, keder, üzüntü öfke ve torunlara miras bir kin…

Elbet bir gün tarih yazacak;
Elbet bir gün bu savaş sonucu olan yıkımları, ölümleri, acıları, harabeleri ve tüm yaşanmışlıkları…

Elbet bir gün tüm bu acıların yaşanmasında sorumlu olduğu halde kendini sorumlu tutmayan hatta bu olanları büyük bir zafer olarak ilan edip, gurur duyanları…

Elbet bir gün tarih yazacak tüm gerçekleri…

Elbet bir gün bitecek bu yalan, yolsuzluk, zalimlik, hukuksuzluk üzerine kurulu düzenleri.

Ve elbet bir gün barış yerine savaş isteyenler, öldürüp, yok etmek dışında çözüm aramayanlar lanetlenecek…

Ama yaşanmışlar, yaşanmış olacak…

Gelecek nesil de öfke ve kin mirasından payını alacak.

Yazık olacak…


Bu yazı radikalyazar.com’da:
http://www.radikalyazar.com/bir-yil-oldu/


Yazarın diğer yazıları için tıklayınız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder