İnsanlar dışındaki canlıları bitkiler ve hayvanlar olarak ayırırsak, bitkilerin yavrularına nasıl bir eğitim verdiklerini pek bilmesek de, hayvanların yavrularını "yaygın eğitim"den geçirdiklerini biliyoruz. İnsanlar ise yavruları için; hem yaygın ve örgün eğitime, hem işe, hem de adalete ihtiyaç duyarlar. İnsanlara özgü bu istekler ancak işbirliğine dayalı bir toplumsal yaşam içinde
mümkündür.
Sadece çıkarlarını düşünen politikacılar için,
iktidarda uzun yıllar kalmanın biricik yolu, kendilerine
biat edip sorgulamayacak cahiller olduğunu iyi bilirler. Aydınlığa
düşman bu anlayışlar, cahil yetiştiren kurumlara ve çağ dışı olmuş ezberci eğitimi çok önemserken, insan hakkı olan iş ve adaleti de, sadece kendi kıstaslarına uygun olanlara vermek isterler.
İktidar olmanın gücünü her alanda kullanır, hamasi
vatan-millet nutuklar söyler, şiirler okur, öncelikle de aydınlık kurumları ve
kadrolarını hedef alırlar. Bu kurumları işlevsiz, itibarsız kılarak kapatır,
kadrolarını da etkisiz bırakıp yıldırmak için; tehdit eder, sürgün eder, görevden
uzaklaştırırlar.
Ülkemizde de böylesi durumlar yaşandı ve yaşanıyor.:
Ülkemizde de böylesi durumlar yaşandı ve yaşanıyor.:
Köy Enstitüleri, 17 Nisan 1940 yılında açıldı, 1946 yılından başlayarak hedef alındı ve 1954 yılında kapatıldılar. Hem de başardıklarıyla, dünya eğitim tarihinde örnek kuruluş olmuşken...
Köy Enstitüsü felsefesi, halkı ve
demokrasiyi çok önemsediğinden; eğitim, sanat, tarım ve sağlık alanlarına
öncelik verir. Bu anlayışla yetişen kadrolar; hurafe, cehalet, bağnazlık, sıtma-tifo-trahom-veba-verem, kara saban ile savaşmaya başlaryıp, ağalık düzenine korku salarken, bazı Köy Enstitülüler de sanat-edebiyat-bilim insanları olarak dünyaya açılmıştı. İşte tam da bu anlayış yaygınlaşıp, Anadolu’ya ışık saçmaya başlamışken…
Öğretmen okulları mesleğini
içselleştiren çevresini, öğrencisini tanıyan onlara rehber olan öğretmenler yetiştirirken…
Fen ve Anadolu Liseleri, ülkenin geleceği için önemli gençler yetiştirmeye başlamışken...
İlköğretim okulları ve Orta öğretim okulları çağdaş dünyaya ayak uydurmaya
çalışırlarken…
Her kurum işlevine uygun bilimsel donatıya sahip olmaya çalışırken; karşılarına bilimi, aydınlığı, demokrasiyi, laikliği sevmeyen, halk düşmanı karanlık sesler ve güçler çıkmıştır. Böylece bu güzel kurumlar; söylenen yalanlarla, yaratılan algılarla yıpratılarak kapatılmış veya işlevsiz bırakılmışlardır.
Günümüz iktidarı da düşlerini
gerçekleştirmek için Orta Çağ'a yelken açtı... Bu amaçla bütün okullarda; Sünni diyanetin yönetiminde, dinci olan, tarikat, vakıf ve derneklerin yörüngesinde imam hatip anlayışını egemen kıldılar. Ayrıca halkın karşı çıkmasına rağmen, kentin ve mahallenin en gözde, en merkezi okullarına imam hatip tabelalarını astılar.
Ve kısmen başarılı da oldular....
***
Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün
şehirdeki dinci vakıflarla düzenlediği “gençlik ve inanç” konulu çalıştayda aşağıdaki tespitler yapılmış:
- Öğrencilerin anlatılan dini bilgilerdeki tutarsızlıklar nedeniyle deizme kaydığı,
- Din dersi öğretmeninin öğrencisine uygun rol model olamadığı,
- Çocukların sorularının ya yanıtsız kaldığı ya da bastırıldığı,
- MEB’in ders materyallerinin çocuklar değil yetişkinlere uygun ve yetersiz olduğu...
AKP iktidarı metal yorgunluğu içinde
olduğunu ilan etmişti. Bilindiği gibi “metal yorgunluğu” metali işlevsiz
bırakıyor. AKP artık iktidar yorgunu ve güç zehirlenmesi yaşıyor.
Bu yorgunluğu gidermek için ne girmiş
olduklarını ilan ettikleri “Afrin operasyonu”, ne havuz yetmediği için Doğan
Medya’yı alarak göle çevirme istekleri, ne de sanatçı geçinenlere şarkılı türkülü savaş
güzellemeleri yaptırmaları buna çare olacak.
Bakın maliye bakanı ve ekonomiden sorumlu bakanları da “ kendi topuklarına sıkmaya” başlamışlar.
AKP iktidarının en çok destek aldığı iki grup var:
1. Kadınlar; yıllardan beridir kadınları eve kapatıp yaşam sahnesinden silmek istiyorlardı. Bunu kabul etmeyenlere de TBMM Başkanı gerekli işareti verdi...
2. Küçük esnaf; her tarafa diktikleri AVM’lerin küçük esnaf iflaslarına neden olacağı hep söylenirdi. Ancak Esnaf Konfederasyonun verileri çok üzücü: Çünkü 2017'nin ilk iki ayında 19.859, 2018'nin ilk
iki ayında 20.308 ve 2014-2018 yılları
arasında da toplam: 430.275 esnaf iflas etmiş.
İstekleri hemen gerçekleşti: 9 Boğaziçili öğrenci tutuklandı...
İstekleri hemen gerçekleşti: 9 Boğaziçili öğrenci tutuklandı...
Bu gelişmeler olurken; nasılsa göl maya tutmuyor, bunlar er-geç bitecek diye beklememeliyiz. Çünkü ülkemiz adım adım karanlığa gidiyor. Geleceğimiz tehdit altında iken korkak, ürkek, dışlayıcı, küçük grupçu tavırlar göstermeden, herkes için güvenli ve demokratik bir gelecek ortak paydasında buluşmamız gerekir.
İşte o zaman hep birlikte;
Artık bunlar iflah olmaz, silkeleyin düşecekler!…, diyebiliriz...
Artık bunlar iflah olmaz, silkeleyin düşecekler!…, diyebiliriz...
Demek istediklerimin hepsini de demişsin arkadaşım. Bir olabilmeyi hala başaramassak başımıza gelecek felaketi yaşamak zorunda kalacağız. Bakalım ne kadarımız farkında???!!!
YanıtlaSil